"İnsana karşı girişilen en kötü şiddet eylemi,
aklın küçük düşürülmesidir.
Elsa Morante (1)"
Türkiye’de iri harflerle, çok iddialı cümlelerle topluma pazarlanan, sağdan sola bütün kültür-sanat mecralarında sürekli olarak okurun bilincine pompalanan kitaplar ve yazarlar vardır.
*
Pazarlama dili ve edebiyatı
-21. yüzyıla kalacak birkaç
Yaşam, bir çok kavramdan oluşan olgular bütünü. Yani etrafımız anladığımız veya anlamadığımız bir sürü kavramla çevrili. İçi boşaltılmış anlamından kopartılmış kavramları da düşünürsek bu “yaşam” denilen durum içinden çıkılamaz bir karmaşadır. Bu kaosu ortadan kaldırmaya yönelik bulunan tüm tanımlamalar onu daha da karmaşık hale getirdiği gibi
Bu kitaba inceleme yazıp yazmamakta tereddütte kaldım. Umarım yazdığıma da pişman olmam. Aslında kitabın içeriğinden çok yazmak istememe rağmen neden tereddütte kaldığım ekseninde bir şeyler karalamak istiyorum.
Bu yazıyı okuyacak çoğunluğun benden, milliyetçi bir tepkisellikle soykırım iddialarını yalanlamamı, kitabı ve yazarı lanetlememi
"Esse percipi; yani var olmak algılanmak demektir!"
Körleşme, Nobel Ödüllü yazar Elias Canetti'nin tek romanı; az ama öz yazmış diye nitelenebilir. Aslında Balzac gibi uzun bir seri yazmak istemiş ancak daha sonra vazgeçip bu romanı yazmış. Yazar romanı 1935'te yayinlamiş yani Almanya'da Hitler'in iktidara geldiği yıllar ve faşizmin
Önsözde, Schopenhauer ile birlikte 19. yy'da felsefenin bir dönüşüm yaşadığından bahsedilmiştir: Felsefede genel olarak insanın düşüncesi yani zihni üzerine bina olunma, Schopenhauer ile birlikte beden üzerine bina olunmaya doğru kayma göstermiş. Schopenhauer'a göre hayatın temelinde 'irade' bulunur. Bu irade'nin temeli ise istemedir. İstemenin
Marquis De Sade, kimine göre deli, kimine göre dahi; kimine göre sapık, kimine göre gerçekçi, ama bence en çok bir filozof. Tıpkı diğer filozoflar gibi bir öncü. Bir fark yaratmanın bedelini de ödemiş elbette. Kapatılarak. Her türlü haneye konuk olmuş. Konuklukları bir ölümle sonuçlanmama sebebi elbette zengin nüfuslu aristokrat bir aileye mensup
Ey büyük Atatürk; akıl almaz icraatların, insanı korkutan, heyecanlandıran hatta dehşete düşüren karizman karşısında aptala dönmüşlüğüm çoktur ama seni sevmemin başat sebebi insan olmandı. Vatanını severdin, hayvanları severdin, çocukları severdin, ezilen kadınları, köylüleri severdin, barışı severdin, umudu severdin, direnişi ve kavgayı severdin yani bizi biz yapan, bizi insan kılan her şeyi severdin. Sen sevdikçe sevdiğin her şey daha da güzelleşti ve ortaya bugün yüzüncü yılını kutladığımız "insana" en çok yakışan rejim, insanı insanca yaşatacak Cumhuriyet doğdu! Bir asır bir yaş demek. Çocuğun daha bir yaşında büyük Atatürk. Son nefesime kadar çocuğuna sahip çıkacağıma söz veriyorum. Senin çocuğun yetim değil, o hepimizin çocuğu!
Hakkın ödenmez. Layık olduğumuzdan fazlasını verdin, minnettarız!
Nice 100 senelere, nice 1 yaşlara!
Eşsiz bir kitap Amerika Kıtasında Nazi Edebiyatı
Kurmaca karakterlerini gerçek gibi kurgulaması, eserlerinden bahsetmesi Bolano’nun alametifarikası. Bu kitabında ise başat öge. Kurmaca aydınlar, yazarlar üzerinden nazizme dikkat çekiyor.
Müthiş bir yaratıcılık…
Bir faşizan yazarlar - şairler antolojisi gibi.
Kurmaca karakterlerin kısaca