Cürcan'dan vatanına dönerken rivayetlere göre yolda başından şöyle bir vak'a geçti: Beraber yolculuk yaptığı kervanın yolunu eşkıya kesti. Bütün yolculan soydular. Gazali'nin, içinde notlan bulunan torbasını da aldılar. Gazali başkanlarına müracaat etti. Senelerce ömür sarf edip elde ettigi bilgilere ait notlarının torbada olduğunu ve bu notların kendilerine hiçbir faydası olmayacagini anlatarak geri verilmesini istedi. Baskan gülümsedi: "Elinden kağit parçalan alınınca cahil kalıyorsun. Bilgi böyle mi olur?" dedi, adamlarına torbanın geri verilmesini söyledi. Gazali der ki: Bu hal Allah tarafından bana bir ders oldu. Hakikaten Tus'a dönünce, ne kadar kitap yazmışsam harfiyen ezberlemek için üç sene çalıştım ve işin sonunda öyle elde ettim ki, hiçbir hirsiz onu benim elimden alamaz.
Sayfa 8 - Gelenek yayıncılık tasavvuf kitaplığıKitabı okudu
Nizam birlik olmaktadır, bozgunculuk ise, çokluktadır.
Abdullah el-Mervezî'nin anlattığına göre, bir yolculuk için Ebu Ali ile arkadaş olmuşlardı. Abdullah el-Mervezî: "Sen mi başkan olacaksın, yoksa ben mi?" diye sordu. Ebu Ali: "Sen başkan ol" dedi. Bunun üzerine Abdullah: "O halde ben ne dersem, sen ona uyacaksın." dedi ve hem kendi azığını ve hem de Ebu Ali'nin azığını sırtına alıp taşıdı. Bir gece yağmur yağdı. Abdullah el-Mervezî o gece sabaha kadar elindeki bir kilim parçasını arkadaşının başı üzerine tutarak onu yağmurdan korumaya çalıştı. Ebu Ali çok mahçup oldu ve: "Böyle yapma" dedi. Abdullah el-Mervezî: "Sen beni başkan olarak seçmedin mi? Her hususta bana itaat edeceğine dair söz vermedin mi? Şimdi neden sözünde durmuyorsun ve işime karışıyorun?" dedi. Ebu Ali diyor ki: "Keşke ölseydim de ona öyle birşey demeseydim!" İşte başkan seçilenler, emirleri altında bulunanlara böyle davranmalıdırlar.
Sayfa 309 - Hisar YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyetle ilgili birinci madde saat 19.37'de sürekli alkışlar, sevinç çığlıkları arasında kabul edildi. Öbür maddeler de oylandı. Kanunun tümünün oya sunulması aşamasına gelinmişti. Başkan da heyecanlıydı. Titreyen bir sesle dedi ki: “Kanunun tümünü kabul edenler lütfen el kaldırsın.” Başkan cumhuriyet rejimini oya sunuyordu. Bütün eller havaya kalktı. “Oybirliği ile kabul edilmiştir.” Saat 20.30'du. Öyle bir alkış patladı ki şiddetinden pencere camları zangırdadı. Yalnız milletvekilleri değil dinleyiciler, gazeteciler, Meclis memurları da alkışlıyor, onlar da milletvekilleri gibi kucaklaşıyorlardı. Ağlayanlar vardı. Haber dışarda bekleyen kalabalığa ulaşmıştı. Onlar da alkışlamaya ve bağırmaya başladılar. “Yaşasın cumhuriyet!!!”
Sayfa 341Kitabı okudu
Gülen hem toplumdan hem de CHP örgütünden önce, CHP'nin adayının kim olacağını biliyordu! Konuşmada Karaca, Gülen'e şunları aktarıyordu: "Aydın Ayaydın geldi. O Genel Başkan Yardımcısı CHP'de. Selam ve hürmetlerini iletti. Geçmiş olsun dileklerini illeti. Ve ayrıca Mustafa Sarıgül'ün adaylığı ile ilgili 'Sarıgül başvurusunu yaptı, Genel Başkan'ın cebinde' dedi. 'Ayın 3'ünde de adaylığı parti meclisine gelecek, kabul edilecek. Adaylığı kesin' dedi. 'Gürsel Tekin değil' dedi. 'Öyle ortalıkta dolaşan iddialar doğru değil' dedi. 'Kesinlikle Mustafa Sarıgül İstanbul adayı olacak' dedi. 'Bir problem yok' dedi. Böyle bir bilgi söyledi, konuşurken."
Genelkurmay Başkanı Üruğ ile konuşurken Üruğ, Doğudaki olaylar için şöyle dedi: 'Bu insanları o kadar horlamışız ki, ayrı bir devlet kurarak daha haysiyetli bir hayat yaşayamaz mıyız? fikrini kafalarına iyice yerleştirmişiz' dedi. Başkan (eski) da "kürsü tecrübesi olmayan hakimi, okulu yeni bitirmiş doktoru hükümet doktoru diye gönderiyoruz. Hiçbir yatırım yok, gelişme yok. Sanırım hâlâ öyle. Oraya jandarma zulmünden başka birşey göndermemişiz " diye yanıt vermiş. Cumhurbaşkanı ve Başbakandan sonra, devletin en yetkili iki insanının başbaşa kaldıkları zaman biribirlerine "itiraf' ettikleri düşünceleri bu. Biri Genelkurmay başkanı, öteki Anayasa Mahkemesi Başkanı. Olayların altındaki asıl gerçeği tam bir doğrulukla teşhis ediyorlar: "Doğuya zulümden başka birşey göndermemişiz." Bunu şimdi devlet olarak da yüksek sesle söyleyebilsek, sorun büyük ölçüde çözüm yoluna girebilecektir.
"Cürcan'dan vatanına dönerken rivayetlere göre yolda başından şöyle bir vak'a geçti: Beraber yolculuk yaptığı kervanın yolunu eşkıya kesti. Bütün yolcular soyuldular. Gazâlî'nin içinde notları bulunan torbasını da aldılar. Gazâlî başkanlarına müracaat etti. Senelerce ömür sarfedip elde ettiği bilgilere ait notlarının torbada olduğunu ve bu notların kendilerine hiçbir faydası olmayacağını anlatarak geri verilmesini istedi. Başkan gülümsedi: "Elinden kağıt parçaları alınınca cahil kalıyorsun. Bilgi böyle mi olur?" dedi, adamlarına torbanın geri verilmesini söyledi. Gazâlî der ki; Bu hâl Allah tarafından bana bir ders oldu. Hakikaten Tus'a dönünce, ne kadar kitap yazmışsam harfiyen ezberlemek için üç sene çalıştım ve işin sonunda öyle elde ettim ki, hiçbir hırsız onu benim elimden alamaz."
Reklam
68 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.