Başkasının Vicdanı
Buydu onun cezası Kötü emre itaat etmeyecekti. Başkasının vicdanına sığınmayacaktı.
Sayfa 131 - Olympos YayınlarıKitabı okudu
"Düşünüyorum: Bir insanın bir başka insan üzerindeki hakkı ne kadardır, nereye kadardır? Bir insan, bir başka insanın tüm varlığı üzerinde, yani bedeni, ruhu, aklı, kalbi, vicdanı, hayalleri, umutları ve emelleri üzerinde hak iddia edebilir mi? Bunlar bir nesneymiş gibi, kim olursa olsun, bir başkasının mülkiyet konusu olabilir mi? Üstelik her insanın içinde birçok kişi, birçok kimlik var. Hepsini birden kim mülkiyetine geçirebilir?"
Sayfa 96 - Bilgi Yayınevi
Reklam
Düşünüyorum: Bir insanın bir başka insan üzerindeki hakkı ne kadardır, nereye kadardır? Bir insan, bir başka insanın tüm varlığı üzerinde, yani bedeni, ruhu, aklı, kalbi vicdanı, hayalleri, umutları ve emelleri üzerinde hak iddia edebilir mi? Bunlar bir nesneymiş gibi, kim olursa olsun, bir başkasının mülkiyet konusu olabilir mi? Üstelik her insanın içinde birçok kişi, birçok kimlik var. Hepsini birden kim mülkiyetine geçirebilir?
10:23 “Her şey serbest” diyorsunuz, ama her şey yararlı değildir. “Her şey serbest” diyorsunuz, ama her şey yapıcı değildir. 10:24 Herkes kendi yararını değil, başkasının yararını gözetsin. 10:25 Kasaplar çarşısında satılan her eti vicdan sorunu yapmadan sorgusuz sualsiz yiyin. 10:26 Çünkü “Yeryüzü ve içindeki her şey Rab’bindir.” 10:27 İman etmemiş biri sizi yemeğe çağırır, siz de gitmek isterseniz, önünüze konulan her şeyi vicdan sorunu yapmadan sorgusu sualsiz yiyin. 10:28 Ama biri size, “Bu kurban etidir” derse, hem bunu söyleyen için, hem de vicdan huzuru için yemeyin. 10:29 Senin değil, öbür adamın vicdan huzuru için demek istiyorum. Benim özgürlüğümü neden başkasının vicdanı yargılasın? 10:30 Şükrederek yemeğe katılırsam, şükrettiğim yiyecekten ötürü neden kınanayım? (Korintliler I-Corinthians I)
Pavlus'tan Korintlilere Birinci MektupKitabı okudu
G.A.: Adamın vicdanı tam bir aptal! Hastalıklı bir vicdan. Doğruyu yanlıştan ayıramamış. Y.A.: Bu söylediğini işittiğime üzül medim. Eğer bir adamın vicdanının doğruyu yanlıştan ayıramadığını kabul ediyorsan, bunun gibi başkaları olabi leceğini de kabul edersin. Bu bir tek kabul, vicdanların yargıda bulunmakta yanılmaz oldukları öğretisinin tamamını yerle bir ediyor. Bu arada dikkat etmeni istediğim bir şey var. G.A.: Nedir o? Y.A.: Her iki olayda da, adamın eylemi onun iç rahatlığını bozmadı ve yaptığından oldukça tatmin oldu ve bundan zevk aldı. Fakat sonrasında, eylem ona acı verecek şekilde sonuçlandığında üzüldü. Başkalarına acı verdiğine de üzüldü, fakat bunun sebebi onların acısının ADAMIN KENDİSİNE acı vermesiydi; gökkubbenin altındaki başka hiçbir sebep değil. Vicdanımız başkalarına verilen acının hiç farkına varmaz, ta ki bize de acı verdiği bir noktaya ulaşana dek. istisnasız her olayda, bir başkasının acısına tamamen ilgisizizdir, ta ki onun çektiği acı bizi rahatsız edene dek. Nice imansız, o Hristiyan annenin üzüntüsünden rahatsız olmazdı. Buna inanmıyor musun
Bediüzzaman da tebaa anlayışı görülmez. Bu anlayışta kişi kendi aklını başkasının tasarrufuna verir. Kiminle evleneceğinden evine hangi eşyayı alacağına kadar hayatındaki her olayda onay ihtiyacı duyar. Aklını, tabi olduğu kişiye veya yöneticisine teslim eder. Kendi iradesi ikinci planda kalır. Bediüzzaman bu durumu 'aklı başkasının cebinde olanlar' şeklinde veciz bir tanımlama ile ortaya koyar. Aklın başkasının kontrolünde olmasına her zaman karşı çıkmıştır.
Reklam
215 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.