Bilim, İtalyan rönesansında çok küçük bir rol oynamıştır.
Özel mülkiyete dayalı demokrasiye karşıt olarak sosyalizm, ilk kez 1917 yılında yönetim gücü elde eder.
Reklam
Amerikan ve Fransız devrimlerinden bu yana demokrasi, modern anlamıyle önemli bir siyasal güç olmuştur.
Krallar, zengin tüccarlarla birleşerek feodal aristokrasinin yerini almışlardır.
Alpler’in kuzeyinde, merkezî hükümetlere karşı XV. yüzyıla değin dayanabilen feodal aristokrasi, önce siyasal önemini kaybetmiştir, sonra ekonomik.
Devletler, gitgide, ekini denetleyen hükümet otoritesi olarak kilisenin yerine geçmiştir.
Reklam
«Modern» adı verilen tarih dönemi ortaçağ düşüncesinden pek çok ayrımlı (farklı) bir genel ergi (zihin) yapısına sahiptir. Bu ayrımlardan ikisi çok önemlidir: 1. Kilisenin azalan otoritesi. 2. Bilimin artan otoritesi.
Tarikat yol ve usul manasındadır. Tarikat bir din ve mezhep değil, dini anlama ve yaşama şeklidir. İnsanı terbiye için kurulmuştur. Tarikatlar terbiye için tercih ettikleri usullere ve zikirlere göre farklı adlarla anılmışlardır. Tasavvufun kaynağı, Doğu'nun felsefesi, Batı'nın bâtıl dinleri değil, Kur'an ve Sünnet'tir.
Bir zamanlar ayipladiğimiz kavramlar, hayat felsefesi olarak takdim edildi; komşusu açken tok uyumayan insanlar " kapitalist" ve "liberal" olmaya itildiler. Büyük bir imparatorluğu kaybetmenin doğal travması olan "siradanlaşma hissi" aşilamadi. Hamasi düsunce kalıpları ve sloganvari fikirlerse gittikçe geçer akçe hale gelmeye başladı. " Bilgi toplumu" olma yolunda hiçbir ciddi politika üretilemediği gibi, buna birde sürekli " aslı hedef" yakistirmasiyla takdim edilen " yabancı lisanla eğitim" ve batı karşisindaki geri kalmişlik kompleksleri eklemlendi.
Varoluş Yolunun Ana Kavşağında: Korku ve Kaygı - Ömer Naci Soykan
Onun, biri varoluşun kepazeliğini, diğeri mükemmelliğini gören iki gözü vardır. O, varlığın anlamını bir çıfıt çarşısı dediği bu dünyada değil, iç yaşamda arar. İç yaşamda ise korku, iç daralması ve umutsuzluk vardır. Adorno'nun haklı deyişiyle "Kierkegaard'ın felsefesi, cehennem varlıkbiliminde meydana gelir. "
Reklam
Nusret Bey de benim hayatımda tanıdığım en değerli, en sevimli, en iyi kalpli insanlardan biriydi. Batı felsefesi yanında Batı uygarlık tarihi­ni, klasik müziğini, edebiyatını çok iyi bilirdi.
Sayfa 108Kitabı okudu
Türkiye ve İslam dünyasındaki ahlaki çöküntünün sonuçlarının Avrupa'daki ahlaki çöküntüden daha uzun süreli ve ağır olması kaçınılmazdır. Avrupa dini yozlaşmanın verdiği toplumsal hasarı insani değerleri öne çıkararak bir şekilde yavaşlatmayı başarmıştır. Oysa bu doğu toplumlarında toplumların zihinsel yerleşmiş ''Üç günlük dünya arketipi'' ahlaki çöküntüyü tamir edilemez bir şekilde yaralamaya devam edecektir. Çünkü batı dünyasında ki tanrı algısı ile doğu dünyasındaki tanrı algısı hiç bir zaman aynı olmamıştır. Doğu dünyasında tanrı her şeyin ölçüsü kabul edildiği için bunun yerine bir ölçüt koymanın zorluğunu doğu toplumları mutlaka yaşayacaktır.
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Heidegger'i Türkçe Konuşturmak
Alman Felsefesi, hem Aydınlanmaya büyük ölçüde katkıları hem de Alman dilini bir felsefe dili olarak tesis etmesi bakımından bende her zaman ilgi uyandırmıştır. Heidegger'se bir yandan Nasyonal Sosyalist Parti'nin gölgesi altına girmesi ve diğer yandan 2500 yıllık Batı felsefesini kökten eleştirmesiyle farklı ve paradoksal bir yerde
Martin Heidegger - Varlığın Patikaları
Martin Heidegger - Varlığın PatikalarıAdnan Esenyel · Fol Kitap Yayınları · 20209 okunma
Batı felsefesi, Başka'yı açığa çıkarma ile birdir. Bu açığa çıkarmada Başka, varlık olarak tezahür etmekle başkalığını yitirir. Felsefe, çocukluğundan beri, Başka olarak kalan Başka'ya karşı duyduğu dehşetle, önüne geçilemez bir alerjiyle maluldür. Bu yüzdendir ki her şeyden önce bir varlık felsefesi olagelmiş, varlığı anlama onun son sözü ve insanın temel yapısı olmuştur. Yine bu yüzdendir ki bir içkinlik ve özerklik felsefesi, bir tanrıtanımazlık olarak gelişmiştir. Aristoteles'ten Leibniz'e, filozofların Tanrısı -ki buna skolastiklerin Tanrısı da dahil- akla uygun bir tanrıdır. Tüm yolculuğu boyunca doğduğu adaya doğru yol alan ve sonunda kendi evine dönen Ulysses gibi başına ne gelirse gelsin kendini hep kendi olarak yeniden bulan bilincin özerkliğine zarar vermeyen, anlaşılmış bir tanrıdır.
Tasavvufun kaynağı, Doğu'nun felsefesi ve Batı'nın bâtıl dinleri değil, Kur'an ve Sünnet'tir.
Sayfa 26 - Semerkand YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.