Adı evham vesvese ne olursa olsun, insanın iç sesi durmaksızın beyninde yankılanır. Hayata karşı yapılan her yorum, aslında bir hikayenin ayak sesleridir. Sesler arttıkça muhatabın ilgisi de artar. Merak başkasının yaşamına dönen bakışlar şeklinde hedefine yönelir. Ömür İklim Demir’in hikayelerinin ayak sesleri ise ritmik ve mana yüklüdür.
Destek Yayınları’nın felsefe serisinden çıkan bu kitap Özlem Küskü’nün Jung’un eserlerine yönelik bir biyografi ve düşünce derlemesinden oluşmaktadır.
İlk bölümde aslında Jung’un anlayışına ufak bir giriş yaparız. Hep dışardan yakınırız ama biz kimiz? Neyiz? Kendimizi bilmeden nasıl başkalarını bilebiliriz?
Önce kendimize bakmamızı
Günaydın. Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de terk edilen için de. Var olun.
Okuduğumuz her kitaptan bir şeyler öğreniyoruz. kitaplar bizlere ders veriyor. hedeflerimize yön verip Hayat denen serüven de bizlere eşlik ediyor .Düşünclerimizi değiştirip ön yargılarımızı kırıyor ve de Hayatımızı şekillendiriyor . Neyse Kitaba geçelim. Hayatımızın belirli anlarında
Bazen basit bir gülümseme veya bazen de büyük fedakarlıklar yaparak bir insanı mutlu etmek çok değerli bir şey. Bu kim olursa olsun sokaktaktan geçen biri bile o gün kötüysem bana tebessüm etmişse benim için değerlidir yani küçük şeylerle de mutlu olabiliyor insan şahsen ben öyleyim :) . En basitinden hani deriz ya berbat bir gün geçirdim güne birinin asık suratına , asabi haline denk geldim. O gün full kötü geçecek gibi hissederiz Bu da farklı bir yakşalaşım tabi. Ama hayır illaki güzel bir şeyler oluyor. O gün o hafta . Hayatımıza küçük veya Büyük dokunuşlar yapan kişiler oluyor mesela gerisi bizim ellerimizde. Bu etkiyi bırakan kişi peki değersiz hissetirirsek bize ayırdığı zamanı verdiği emeği boşa çıkarırsak eğer... Kitabın konusu açıkça bu, sadece bir saniye de veya 24 saat de olsa insanın Yaşamımını bütünden etkileyen olaylar olabiliyor. Ve bu olayların insanların ilişkilerini ne denli etkiyeceğini kestirmek zor.
o benim bir bardak çayımsa sen benim bir fincan kahvemdin.
bazen çay benim için yeterli olamıyor işte.
fakat kahveyle hemen her şeyin üstesinden gelebilirim.
-barıştık mı?
“Hayat etrafı uçurumlarla çevrili yüksek bir dağdır. Bir sonraki adımda ayağınızı koyacağınız yere dikkat edin. Bazen üstüne bastığımız bir tek küçük taş kayarsa kendimizi uçurumun dibinde bulabiliriz.”
Bugün ve bu ay işleri nasıl yetiştireceğim derken karşıma çıkan 🍀
“Bazen zahmetten zahmete atılırsın. Fakat bunun da rahmetin bir parçası olduğunu bilmen lazım. Zahmet ile rahmet birbirine zıt iki kavram değil; zahmet, rahmetin içindedir.”
"Velev ki alıştın... Neye yarar? Güvenli de olsa insan bir yere ait değilse eninde sonunda terk etmeli orayı." diye karşılık verdi yüreği. Ve dedi ki: Bazen en alışkın hissettiğin yer aslında en az ait olduğun yerdir.
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder.
"Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok."
Mevsim Yenice
Bazen sadece gitmek gerekir.
Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de terk edilen için de.
🪷
Bazen de kendi gökkubbesini
Göremeyenlere gülümse
Belki bir yağmur
Eriterek evhamlı perdeleri
Damla damla süzülür gözlerine
Bazen de bana gülümse sevdiğim
Bakarsın kanadı kırılan kuşlar
Uçmaya başlar yeniden
Kayan yıldızların çığlığı düşmez
Gün ortasında ruhumun üzerine