"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın."
Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin
değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz
Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır
Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Bu incelemede kurduğum cümleler sadece kendi fikirlerim veya başka kaynaklardan alıntıladıklarım değildir. Aşağıda yazanlar, kitabı okurken altını çizdiğim cümlelerin benim kafamda yeniden kurulup, özet mantığına çevrilmiş halidir. Yani, yazarın asıl anlatmaya çalıştığı veya özeti, bir bakıma kitabın bölümler halinde tahlili de diyebiliriz.
1.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir.
_Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.
_Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Vega – Alışamadım Yokluğuna
Geceler ağır ağır gelir/ Gelir başucumda bekler
Vega’ya 2000’li yılların ortalarında tutkulu şekilde hayrandım. Sürekli Vega dinlerdim. Bağımlılık yapmıştı. Tuhaftır beni en çok geçmişe Vega şarkıları götürüyor. Bunu da biraz önce fark ettim. Uzun yıllar albüm yapmadılar. 2017 yılında çıkardıkları albümse biraz zorlama oldu. Vega benim için ne anlam taşıyor derseniz: İçtenlik ve samimiyet. Deniz Özbey’in çocuksu sesiyle (Tamam Sustum hariç) duyguların hiç teklifsiz ifadesi. Çoktan gitmiş bir adamın duvarların ardından sesini duymaya çalışmak gibi mantık hatası içerse de en çok bu şarkıyı dinliyorum. Yine öznel bir durumla karşı karşıyayız sanırım. ‘Bir gün gelir bir gün geçer bazı şeyler hiç ama hiç değişmez.’ Evet yıllardır değişmeyen sık sık şarkılarına dönüş yaptığım bir grup daha var ama onu kendime saklayayım istiyorum. Başucumda kalsın.
youtube.com/watch?v=oTSpYAP...
Sadece tek bir gün koskoca bir asra nasıl bedel olabilir?
Bir asırda 36.500 gün bulunmaktadır. Peki, 1 gün = 36.500 gün (1 asır) demek de ne oluyor? Matematik kurallarını alt üst eden böylesi bir kurguyu
Cengiz Aytmatov yazıyorsa bu elbette mümkün. Matematik Bilimi’nin yapamadığını sihirli bir dokunuşla ‘’Edebiyat’’ yapar. Edebiyat, tam da bu noktada
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye.
_İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Vurucu iki alıntıyla aklımın ipini kendine çeken kitap.
“Din başka bir şeydir. Allah başka bir şeydir.”
“Mısır’da dört din vardır. İslam, Hrıstiyanalık, Yahudilik ve Vafd.
Vafd bize neleri sevip nelerden nefret edeceğimizi, ne kadar sevip ne kadar nefret edeceğimizi öğretti. Milliyetçi dava bizi yakaladı ve ailemizin, geleceğimizin, kişisel