Maddi olarak eskisinden biraz daha iyi yaşıyoruz. Bir yerine iki odamız var. Yeterince kömürümüz ve yiyeceği miz var. Yine de kaybettiklerimize göre çok ağır bir bedel.
Bir şeyi çok istediğimizde etrafa çok istemiyormuşuz, önemsemiyormuşuz gibi davranabiliriz. Böylece istediğimiz şeyi elde edemediğimiz zaman canımızın acımayacağına inanırız. Gerçekte bu doğru değildir. Çok istediğiniz hâlde istemiyormuş gibi davrandığınızda o şey, gerçekleşince bize yaşattığı mutluluk da azalmış olacaktır. Bir şeyin önemini küçülttüğünüz zaman eşlik eden duygu da yoğun olmayacaktır. Bazen de bir şeyin olmasını çok isteriz. Olması için çok bedel öderiz, kendimizden çok şeyi feda ederiz. Bu durumda, istediğimiz şey gerçekleşince "buruk" bir mutluluk yaşarız. Çok mutlu olacağımızı zannederken yaşanan burukluk bizi hayrete düşürür. Yaşananlardan dolayı bu sonuç ortaya çıkmıştır.
- İkbal, artık seni hiç göremiyorum. Hiç olmazsa bazı sabahlar odama uğrasan ne olur?
Şu serzeniş kapsamlı bir kitap kadar mana doluydu. Bu sade sözle İkbal'i, gözyaşlarını, sırlarını, kırılmış ümitlerinin matemini tutan yeni geliniere has bütün gizli elemlerini
dökebileceği bir yere davet ediyordu.Demek istiyordu ki: "Evet ne olur? Orada seninle beraber ağlayacak birisini bulurdun ... Sen bahtiyar değil misin, kardeşim? Bak, senin
bahtiyar olmadığını düşündükçe benim ta şuramdan, ciğerimin ta ortasından bir acı şeyin aktığını hissetmiyor musun?
O küçük odada senin bütün gizlenmiş dertlerini içine almaya yetecek kadar geniş bir yer bulurdun. Neden gizli ağlıyorsun?
Mademki senin ağianacak şeyin var, niçin beraber ağlamayalım? Evet ne olur, ara sıra kalbinin üzerinde bir ağır yük hissedip de onu atmaya muhtaç olduğun zamanlar
odama uğrasan ne olur?.. "
Sayfa 118 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
Türk tiyatrosunun Batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sadece tiyatroda değil sinemada da ilklere imza atan bir isim.
Muhsin Ertuğrul tiyatro sahnesine, Burhanettin Tiyatrosu'nda, Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes oyunundaki "Bob" rolüyle adım atar.
Fransa'da aldığı tiyatro eğitimi sonrası,