Bed' Olunsun Besmeleyle Hamdeleyle Evsatı
Bed' olunsun besmeleyle hamdeleyle evsatı Salavatullah hatm olunsun bula cânlar izzeti Çok salât ile selâm olsun Resûlü Ahmed'e Bu kadar isyân ile bizlere demiş ümmetî Sad-hezârân âlini evlâdını ashâbını Fâtihayla yâd edelim kıla Hak çok rahmeti
361 syf.
9/10 puan verdi
Bir Yunus Emre hikayesini anlatıyor "Od" romanı. Yunus Emre'nin hayatı, yaşam mücadelesi, nefsiyle mücadelesi ve sonunda Derviş Yunus olma serüveni, İskender Pala'nın güzel Türkçesi ve akıcı kurgusuyla anlatılıyor. Kitabı genel olarak beğendim. Ancak kitapta bahsedilen Hacı Bektaş Veli'yle görüşmesi gibi bazı tarihsel olaylarda çelişkiler de bulunmuyor değil. Bu kitapla birlikte okuduğum Abdülbaki Gölpınarlı'nın "Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri" adlı eserinde Yunus Emre'nin Hacı Bektaş Veli'yi hiç görmediği bilgisi mevcut. Yine "Od" romanında belirtilen, Mevlâna'nın Mesnevisi hakkında Mevlâna'nın yüzüne karşı "Mesneviyi çok uzun yazmışsın, ben olsam şöyle derdim: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm." şeklinde bir diyalogun yaşanmadığını söyler Abdülbaki Gölpınarlı. Bu söz başka bir şair tarafından söylenmiş ve sonra yanlış olarak Yunus Emre'ye atfedilmiştir diye de ekler.Tasavvuf yolundaki Yunus Emre, manevi feyz aldığı şeyhler ve tarikat ehli diğer kişilerle münasebetlerinde birtakım mucize ve kerametlerle karşılaşır. Ben bu kitabı, bazı tarihsel gerçeklerle çelişkili bazı durumların olması ve keramet-mucize gibi şeylerin biraz abartılması dışında güzel buldum.Yunus Emre gibi büyük bir gönül adamının büyüklüğünü anlatmak için, (yaşanıp yaşanmadığı bilinmeyen) kerametlere ihtiyacın olmaması gerektiğini düşünürüm.Keramet, Onun basit gibi görünen ama derin anlamlar içeren dörtlüklerindedir asıl.
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202242,1bin okunma
Reklam
''Kadın, Alevi-Bektaşi tarikatı içinde, kimliğini ve karışılmazlığını koruyabildi. Kadınların bu tarikat içinde mühim bir yeri oldu: Erkeklerin yanında toplantılara katılıyor, toplulukla ilgili kararlarda söz alabiliyorlardı. Aşık, ozan kadınlar da vardı ve törenlerde On iki hizmet'in belirlenişinde de söz sahibi idiler.''
Aslı budur ki Osmanlı hükümdarlarının atası Osman Gazi mülk ve devleti, Kur’an ve irfan ehline tazim ile bulmuştur. Kendisini mezun eden Alauddin Selçuki tarikat erbabından idi. Devletin yularını Mevlana Celaleddin’ in eline teslim edip “ Devlet benim değil senindir.” demiştir. Bu sebepten ona Molla Hünkar derler. Hacı Bektaş-ı Veliye yakın olup duasını almıştır. Meşayihin büyüklerinden Edebali ki Bursa tarafında medfundur- onu (Osman Gazi’yi) damat edinmiş ve Sultan Orhan ondan doğmuştur. Özellikle de dünya neşayihinin şeyhi Hatmü’l - Evliya nın oğlu Sadreddin o vakitte Konya’da olup yeniçeri, sipahi, topçu ve Cebeci , devletin dört erkanı olmak üzere tertip olunmuş ve yedi adet kubbe vezirleri mehdinin vezirleri olan Ashab-ı Kehf karşılığında dikilmişti. Bunun üzerinde hiçbir Osmanlı mertebesi yoktur ki ilahi külli isimlerden bir büyük isme dayanmasın ve bir iş yoktur ki bir kutba ait yüce bir işaret üzerine suret bulmasın.
Sayfa 178Kitabı okudu
Dünyada mezarlık vardır. Burun deliği mezara benzer. Burun deliği ikidir: biri damağa, diğeri boğaza gider. Mezarda iki türlüdür: Biri cennete, diğeri cehenneme gider.
Sayfa 106
Her şey bir şeydir; cahil hiçbir şey değildir. (Yani cahil hiçbir şeyden değildir.)
Sayfa 105
Reklam
377 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.