Heisenberg belirsizlik ilkesi gibi hayatımız:
tam kendimizi buluyoruz her şeyimizi elimizden alıyorlar; her şeyi bulduğumuzda da kendimizi kaybediyoruz.
Ülkemin üstündeki bu alacakaranlık,
Bu belirsizlik, bu umarsızlık, bu korku biterse eğer
Halkım bu ufkun nereye uzanacağını bilirse bir gün
Şiirler yazarım o zaman, saf ve belki de
Oyun olsun diye boş, anlamsız ...
Niye böyle gecikiyor o gün?
Niye her yerde bir naftalin kokusu?
Neyi saklayabiliriz ki yarına?
Tek görebildiğim, uçsuz bucaksız bir alacakaranlık
Herkes maskeler taşıyor koyunlarında
Nerede hangi maskenin - ve niçin,
Ne amaçla kullanılacağını biliyor.
Dokunsam bir adamın koluna dostça Neden bir madeni ses çıkıyor ondan?
Kendi cebinde paslı bir bıçak taşıyan biri
Önüne çıkan herkesi katil sanıyor.
Sayfa 35 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Birinci Basım: Şubat 2015, İstanbulKitabı okuyor
Yazar kitabında modern zamana dudak ucuyla yapılan eleştirileri kekeme çocuklar korosunun lideri gibi gür bir sesle anlatıyor. Bu koroda bir zamanlar baş örtüsüyle üniversiteye giremeyen kızlar, inandığı şeyi kısık bir sesle söylemek durumunda kalan kekemeler yer alıyor. Muhafazakar kesimin içinde biriktirdiklerinin bir bakıma dışavuruşu diyebiliriz. Farklı bir şarkı dinlemek isteyenler bu koroya kulak verebilirler. Ancak söylemeden geçemeyeceğim kitabın içerisindeki karakterler çok belirsiz. Radyodaki adam mı telefonla arayanla konuşuyor yoksa telefonla arayan mı radyodaki adamla konuşuyor diyaloglar çok belirsiz. Belirsizlik içerisinde de kitabın akıcılığı maalesef gidiyor.
Burjuva çağını daha önceki tüm çağlardan ayırt eden özellik, üretimin durmadan değişip gelişmesi, tüm toplumsal koşulların aralıksız altüst olması, bitmek bilmeyen bir belirsizlik ve çalkantıdır. Tüm kalıplaşmış, donup kalmış ilişkiler, ardı sıra gelen eski ve saygıdeğer önyargılar ve düşüncelerle birlikte silinip giderken, yeni oluşanlar da kemikleşmeye fırsat bulamadan köhneleşir. Elle tutulur ne varsa uçar gider, kutsal olan her şey ayaklar altına alınır ve sonunda insanoğlu aklını başına toplayıp yaşamının gerçek koşulları ve kendi türüyle olan ilişkileriyle yüz yüze gelmek zorunda kalır.
Peygamber Efendimiz(s.a.s)'in vefatından sonra İslam Devleti'nin yönetimi konusunda bir belirsizlik ortaya çıkmıştır. Bu belirsizlik Hz. Ebubekir'e biat edilerek halife tayin edilmesiyle ortadan kalkmıştır. Daha sonra ise İslam Devleti'nin idaresine sırasıyla Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hasan gelmiştir.
İşte kitabımızda bu beş örnek halifenin hilafete geliş süreçlerini ve vefatlarını kısaca anlatmış.