Bir insana bir insan herhalde yeterdi.
Belki bu da kâfiydi. Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi? Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. İçimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. Kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. Seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. İnsanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. Bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok korkuyordum. "O bile böyle yaptıktan sonra!.." diyordum... Ne yapmıştı, bu malum değildi; ve asıl bunun için muhayyilem en fena ihtimaller üzerinde duruyor ve en ağır hükümleri veriyordu. Öyle ya... Bir ayrılık anında, basit bir heyecanın sevkiyle verilmiş bir sözü tutmamak için en kolay çare, münasebeti hiç münakaşasız kesivermekti.
Sayfa 147
Hayal ve hisse müstağrak olarak bir hayat sürenler belki iyi bir şâir olabilirler. Lâkin böylelerinin diğer hayatî faaliyetlerde ve bunların bilhassa pratiğe dönük olanlarında başarısızlıkları herkesçe müşâhede edilegelen bir bedâhettir.
Sayfa 43
Reklam
Kalbim, bu ihtişamı bütün dünyaya haykır Bir anda yıldız gibi parladı ruhumda kır Ötüyor penceremde yine esrarlı bir kuş Yine efsun ve hayal, alevli bir dokunuş Geceme sen de mi bir meşale yakacaktın Gülümseyip sonunda yalnız bırakacaktın Bilmem ki neden siyah evimin duvarları Gök kızıl, toprak gri, bulutlar neden sarı Ey bir yıldırım gibi bakışlarıma düşen Bir de senin yüzünden yanacak şimdi Gülşen Ya hayatıma giren bu akkor zinciri kır Ya da omuzlarıma çöken hicranı kaldır Bana vuslat ve bahar çöller kadar yabancı Sarıyor afakımı hasret, hüzün ve sancı Her köşede bir yangın kavuruyor içimi Her adım, karanlığa gömüyor sevincimi Belki de parçalanır kılıcın ahıyla kın Kanatları kırılır sessizlik kartalının Ey hüzünlü göklerin altında ağlayan kır Bu hal, seni de bir gün tenhalara bırakır Bir harabe ararsan yıllar boyu: İşte ben Divaneler gibiyim hummalı bir düşte ben Gölgesi üzerimde bilmem ki hangi canın Gözyaşları sızıyor içime bir mahyanın
Sayfa 104Kitabı okudu
"Belki de acı, yaşadığımızı bize hissettiren bir dosttur."
Psikolojide trans tasavvufta yakaza olabiler mi?
Belki de insan uzun süre aynı şeyle mesgul olunca uykuyla uyanıklık arasında fark kalmıyor. Dışardan bakanlar dalgınlık diyor buna. Oysa başka bir adı olmalı. Arada bir kopukluk yok. Hayal kurarken uzun ve sınırsız. Rüyadaysa daha canlı ve etkisi derin. Dipsiz bir kuyuya benziyor.
Sayfa 65 - Şule Yayınları
"Hem ne diye yaşayacaktı? Erişmek istediği şey ne olacak, neye doğru koşacaktı? Yalnızca var olmuş olmak için yaşamak! Ama o eskiden de bir düşünce, bir umut, hatta bir hayal uğruna bütün varlığını binlerce kez feda etmeye hazır bir insan değil miydi? Yalnızca var olmak ona her zaman az gelmiş, o hep daha fazlasını istemişti. Kendisini başkaları için söz konusu olmayacak birtakım haklara sahip bir insan gibi görmesinin nedeni de, belki yalnızca isteklerindeki bu güçlülüktü."
Reklam
Hayata inanmasam, sevdiğim kadına sırt çevirsem, dünyanın gidişine inancım kalmasa, hatta tam tersine, her şeyin karmakarışık, uğursuz, belki de şeytanca bir kaos olduğuna iman etsem, insanların hayal kırıklığından uğradığı bütün korkulara tutulsam gene de yaşamayı isteyeceğim, hayat kadehini ağzıma götürünce bitirene kadar bırakmayacağım!
Bizim çektiğimiz acıyı gerçekte kimse bilmiyor. Bir gün büyüyüp de geriye dönüp baktığımızda tüm bu acı ve kederlerin ne kadar saçma olduğunu hayal meyal hatırlayacağız belki de. Fakat tam bir yetişkin oluncaya dek geçecek olan bu uzun ve korkunç süreyi nasıl geçirmeliyiz ki? Kimse bunu öğretmiyor. Kendi haline bırakılması gereken kızamık gibi bir şey mi bu acaba? Ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. Kendi haline bırakmak olmaz.
İki insanın birlikte daha yüksek bir hakikati arama tutkusunu paylaşacağı bir aşk hayal ediyorum. ... Belki de bunun gerçek adı arkadaşlıktır.
Sayfa 330 - Ayrıntı Yayınları/ 125. Basım/2023Kitabı okuyor
Bu mutluluğun uzun süre böyle devam edebileceğini hayal etmeye başladım, belki de her zaman böyle olurdu. Mutluluk çok kolaydı. Babamın iyi davranması yetiyor, böylece annem mutlu oluyordu ve biz çocuklar da onunla birlikte mutlu oluyorduk. Ertesi gün, babam eve geç vakitte, çok yorgun bir halde döndü; artık iyi davranmıyordu, aynı baba değildi. Babama göre mutluluk o kadar kolay olmamalıydı.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.