Genelde insanlara baktığımda, onlara kendilerinden daha çok inandım. Potansiyel olarak hep iyi görmeyi tercih ettim... Yollar ayrılma noktasına geldiğinde, derinleşmeyen iletişimlerden hayal kırıklıklarından kendimi de sorumlu hissettim, kederlendim, hüzünlendim. Bazen göğsümdeki ağırlıktan nefes almakta zorlandım... Oysa herkesin sınavı kendi seçimleriyle sonuçlanıyor. Birine ilham vermeyi, yol göstermeyi deneyebilir, çabalayabiliriz ama görmek istemeyen kadar körü yoktur! İstemiyorsa, hazır değilse, belki de hiç olmayacaksa; yolundan çekilmeyi, elini bırakmayı da öğrenmemiz gerekiyordu. Aslında bu da bizim sınavımız oluyor bir bakıma. Kendi kalbimizi kıracak kadar cesur olmak, yola yalnız devam etmeyi seçmek... Herkesin ayrı bir yolu ayrı bir öğretisi var. Devam edebilmek kadar bırakabilmek de öğretiyor nihayetinde. Yoksa zaten zorlamayla yürünmüyor yollar... Zūbəydə TATLī
Hepi topu yalan
Hepimiz boş boşuna kendimizi ve etrafımızdaki herkesi herseyi kandirmaya çalışarak , güya yaşam mücadelesi veriyoruz bilmem ne Kimse alınmasın üstüne alınsa kimse kalmayacak üzgünüm bunun için .. benim derdin kendimle maruz kaldığım haksızlıkla alakalı - bu hayatta sen kalk sev hiçbir nedenin yok iken hiçbir ihtiyacın yok iken onu onun için sev
Reklam
Mavi Ve Siyah
Sonsuz bir bekleyişti. Neydi? Siyahın derinliklerinde saklı, Susuşlarındaki beklediği kimdi? Maviydi beklediği. Mavi sevdiği bir renkti. Mavi gökyüzüydü,
Bu değersiz otlar burdaki hayatıma benzer şekilde hiçbir değere layık görülmediği icin belki ilk kez önemli göründü gözüme sonra sevimi düşündüm onda aradığımı bu yaşama kapanmış kıpırtısız coğrafyada onda aradığım kendimde bulamadığım bir şeydi belkibi enerji aşkımın küçük bir belirtisi onu değil onun ötesini düşlemiştim ben onun ötesinde
Atsız | Yalnızlık
Yine aklımda bugün sen varsın, Yine derdinle hayalim hasta. Bürüsün kalbimi derdin sarsın; Bir ümit var bu tükenmez yasta. Bir yaram var! Ona merhem vurman, Bir hayaldir ki gönülden taşıyor. Ayırırken bizi yollar ve zaman,
Yol uzun, ilerliyorum.. Her adımda bir şeye yaklaşırken, Uzaklaştığım bir şeyin hüznü.. Belki bir ses, bir tat ya da bir portre, fakat örtülü.. Bir şey saklıyorum kendimden, söylemiyorum.. Her kuyuda nidâsı yankılanır sırların, Kazıldım, derinleşiyorum.. Yalçın kayalarıyla haşmetli dağlar, Çağırıyorlar ismimi doruklarından.. Kimi sapıyorum, mağlup oluyorum, Hayal gibi ellerin tutuyor hoyrat saçaklarımdan, Önüme düşüyor başım, mahcup oluyorum.. Kalbime karanlık ormanlar düşüyor ilk, Sonra heybetiyle arzı tutan dağlar.. Ağaçlar, donmak üzere olan akarsular düşüyor, Üstünde yürüdükçe sanki bitmeyecek bu yol, Bükülüp küçülüyor, Sen düşüyorsun en son, Ve ben düşüyorum dizlerimin üstüne.. Bilmiyorum neden bu sızı, Bilmemek acıtıyor.. Gidiyorum, Az kaldım..
Reklam
Güzelliğe ihtiyacı var dünyanın. Az olsa da, azınlıkta kalsa da buna inananlar, var işte ihtiyacı. Başka türlü katlanılacak gibi değil hiçbir coğrafya. Elizabeth von Arnim, "Güzellik insanı âşık ediyor ve aşk insanı güzelleştiriyordu." diyor. Güzellikle, aşkla, sevgiyle sevgili okur. Güzel bir hafta olsun. Var olun.
Elizabeth Von Arnim
Elizabeth Von Arnim
-
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de
Şu çağın en büyük derdi insan. Dostu, sevgilisi, iş arkadaşı, akrabası... Seçebildiklerimiz de seçemediklerimiz de dert olabiliyor. Her şey yolunda gitse, insanlar zaman zaman can sıkıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi soruyorlar, neyin var? Paul Auster cevaplıyor: "Benim bir şeyim yok. Doğru insana rastlamadım, hepsi bu." Yeni bir
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.