Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİRAZ OLSUN YAVAŞLA!!! Fark ettiniz mi bilmiyorum ama hayatı o kadar hızlı yaşamaya başladık ki…. Belki de buna zorlanıyoruz farkında olmadan. Bazı durumlarda zamandan tasarruf için yapılabilir ki hepimiz de yapıyoruzdur ancak genel anlamda hayatımızın her alanına sirayet etmeye başladı. Bu da bir defa gelip geçeceğimiz şu hayattan tat
Astronominin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de, ufak dünyamızın bu ufak görüntüsü, insan kibrinin ne kadar aşağılık olduğunu göstermenin en iyi yoludur.
Carl Sagan
Carl Sagan
Reklam
Belki de insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de. George orwell
Ben bir adam sevdim Sesinde taşıyordu yorgunluğunu. Kimseler görmemişti, kimseler sorgulamamış, göz ucuyla dahi bakmamıştı çökmüş omuzlarına. Bir adam sevdim ben, bunun için kendime inanamıyorum ama deliler gibi aşık oldum. Telefonun bir ucundan nefes alışıyla tanıdığım. Kalbinin yorgunluğunu avuçlarımın içinde hissettiğim öyle şevkatli, öyle sabırlı ve öyle hisli yaklaştığım güzel bakışlarına. Attığı adımların derinliğini, içi yanarken yüzüne vurak o kış serinliğini, uykulu gözlerinin mağrurluğuna rağmen uyuyamıyor oluşu... Kalabalıklar ortasındaki yalnızlığını, duygularını şarkılara yüklemiş olması, birine bağlandığını görünce kaçması, korkuyordu belki de. Kimselerin görmediği, belki kendininde bilmediği o küçük mütevazi kabuğunu... Her şeyini hissettiğim bir adam sevdim O adam ki pırıl pırıl göz bebekleri. Biliyorum- herkesten gizlediği göz bebeklerinde saklar beni. O adam, gözlerinde gezegeni taşırdı, en sevdiğim gezegeni onun gözlerinde gördüm Bi ağlasa iç yangını alır giderdi günler geceler boyu. Evet yanımda olurdu belki ama ruhu başka yerlerde olurdu Bir anlık tebessümü içimdeki yangını söndürürdü kısa sürede olsa Ben onunlayken içim yangınla değil kelebeklerle dolar Sesiyle güler, dünyanın tüm acı yanlarına... Bir adam sevdim, göğüs kafesime aldığım tek insan o
Herkes hata yapar derler. İnsanız yanılırız. Bazen dönüşü olmayan yollara girilir doğru gibi gelen ama aslında çok yanlış olan kararlar alınır, pişman olunur. Geriye dönülemez, o adım atılamaz. Belki gururdan belki de alacağı tepkiden korkar insan… Sonra dönüp kendine bakar ; “Ben ne zaman bu hale geldim? Nasıl böyle biri oldum?” Diye sorar kendine. Anlam veremez olanlara. İşte öyle bir dönemdeyim. Kendimden uzaklaşıp, kendimi anlamadığım bir dönem. Ve fark ediyorum ki aldığım yanlış kararlardan ötürü yanımda beni anlayabilecek bir insan da yok. Yani demem o ki ; bir anlık düşünmeden alınan bir karardan dolayı yaşanılan pişmanlık insana sadece gözyaşı bırakıyor. Ağlayamadığım, içime döktüğüm her göz yaşında aklıma geliyor içinden çıkılamaz bir duruma giriliyor olurda aklına düşersem bana gelmekten çekinme olur mu? Ben bunu şuan yapamıyorum çünkü…
Reklam
tüm yaşananlardan geriye kalan en sevdiğin kitap ve altı çizili satırlar. zaman zaman alırım bu kitabı elime. bu kitabı neden bu kadar çok sevdiğini düşünürüm. sayfalarına dokunurum. bir zamanlar sen onlara dokundun diye. sayfalarına göz gezdiririm. altını çizdiğin cümleleri okumam ama hemen öyle. çünkü onları okumak seni özlemekten gebermek demek. yine buluşmamız demek dolaylı yoldan. sonra olur da cesaret edebilirsem okuyorum işte satırları. bir zamanlar senin de bu satırları okuduğun, çok hoşuna gittiği, tekrar tekrar okuduğun fikri içimi kıpır kıpır yapıyor. sana aşık olduğum o ilk günü bu satırları ilk defa okumanın verdiği hisse benzetirim. bir fotoğrafı geçemediğim saatlerce izlediğim her detayını izlediğim o gün gibi o satırları da defalarca kez okurum. gülümserim. anılarımızı anımsarım. keşke derim en sevdiğim kitap diye nitelendirdiğin altını özenle çizdiğin defalarca kez okuduğun bir kitap olsaydım. sen benim bugün hâlâ en sevdiğim diye nitelendirdiğim tek şeysin. seni özenle içimde saklıyorum. sen bile unutacaksın belki beni, bendeki yerini ama ben unutmayacağım. sigara tutan parmaklarından öpüyorum.
Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın! Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla! Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde! Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum! Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda! Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında! Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor! Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı! Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı! Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz! Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler! Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz! En çok baba yokluğunun hüsranıyla kazıyormuş zaman ayrılığın yarasını! İnsan baba olunca anlıyormuş en çok babasını!
Şilan Avcı
Şilan Avcı
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.