Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vurgun yemiş meyvelerim çürüyor Benim geçtiğim yollar karanlık Salgın gelmiş bağıma bahçeme benim Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Hilkatim benim böyleyim Yüz çehrem senin yokluğunla soğuk Omuzlarım düşük kaşlarım çatık Nefes alacak yer yok sensizlikten Gecem bir kâbus Gündüzlerim karanlık İçime düşünce sen Ben nerdeyim sen nerdesin Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Ellerim gözlerim sensiz kalsın Sesine hasret kulaklarım Sağır olsun lal olsun dilim.
🦋... 🌼🌺🌸💮🏵️🌻🪻🌷🌹🥀🪷💐 Ne güzel diyor şarkı da : "… Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum? Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar? Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var? Tabii ki ben böyle oldugum için bahar…" Benim anlatmak istediklerimin tercümesi olmuş aslında şarkı.. Baharın kendisi olduğunu farkedenlere selam olsun... 🌼🌺🌸💮🏵️🌻🪻🌷🌹🥀🪷💐
Rukiye Ören

Rukiye Ören

@wrukiyee
·
02 Mayıs 06:07
Baharlı Günler
Toprak da sensin toprağı havalandırcak olan da sensin.. Tohum da sensin o tohumdan filizlenip mis gibi çicek açıcak da sensin.. Bahar nedir? İnsan bunu fark etmeli, düşünmeli.. Her gün dünün bir baharı değil midir? Anlamak için düşünmeli insan.. Yaşamak nefes almak mıdır sadece? Baharlı günlere inanmak yaşamın ta kendisi değil midir? Her insan yaşamın bir baharı değil midir? Hep çiçek mi açmak gerektir? Bazen de yeniden filizlenip olgunlaşmak, renk renk çiçeğe dönüşmek için solmak gerekir.. Solup çiçeklerimizi dökmek gerekir.. Neşe de sensin, hüzün de. Bunlar sen de tomurcuklanmasa nasıl gelecek o baharlı günler.. Umut da en mis kokan çiçeğin kendisidir. Çok yüksekte kendini gösterir. Uzanıp koparılamayacak kadar yüksekte.. Bazen soldu sanarsın ama o ilk gün ki gibi oradadır, yeri bellidir. Hatta azimle orada tomurcuklanıp çoğalır... Anlayanadır aslında baharlı günler. Asıl baharın kendisi olduğunu anlayana..
Reklam
296 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bedava olmasa da terapi
"Doğruluk mu cesaret mi?" diye sordu birdenbire. "Cesaret," diye mırıldandım. "Sarılsana bana." Uzun bir bekleyişin ardından bu ikiliye tekrar kavuştuğum için inanılmaz mutluyum. Kitabın daha ilk sayfasını okurken ait olduğum bir yere geri dönüyormuş gibi hissettim. Serinin içindeki bazı benzetmeler ve cümleler beni
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve YıldızN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 2024191 okunma
Namaz
Ehli Sünnet: -Ben namaz kılmaya gidiyorum Beynamaz: -Benim yerime de dua et Ehli Sünnet:- Edeyim de o niye gelmedi derse ne diyeyim? Beynamaz: -Gelecekmiş ama bu aralar işleri varmış dersin (Bu insanlara eğitim veren insanlar, Allah'ı doğru dürüst anlatmamış ki bizi yaradan Rabbimize lâyık bir ümmet olamamışız ülke genelinde)
"Bulutlar zaten yıldızlara intihar ipi takmış ölüler." "Efendim?" "Bulutlar, ölü." "Nereden çıkardın bunu?" "Tavan benim. Ben karar verdim. Gün boyu ölü varlıkları tavanda sallanıyor işte..." "Peki... Gri bulutlar?" "Ölürken pişman olanlar." "Yağmur?" "Ölürken pişman olan bulutların ağlaması..."
Işıklı yol
Vurgun yemiş meyvelerim çürüyor Benim geçtiğim yollar karanlık Salgın gelmiş bağıma bahçeme benim Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Hilkatim benim böyleyim Yüz çehrem senin yokluğunla soğuk Omuzlarım düşük kaşlarım çatık Nefes alacak yer yok sensizlikten Gecem bir kâbus Gündüzlerim karanlık İçime düşünce sen Ben nerdeyim sen nerdesin Sen ışıklı yollarda bensiz yürü Ellerim gözlerim sensiz kalsın Sesine hasret kulaklarım Sağır olsun lal olsun dilim.
Reklam
Yumuşak Yürekli Adam
"Bana kalırsa Ozan, Oktaygillerin yumuşak yürekli ferdiydi. Böyle diyordum çünkü birinden özür dilemek kolay bir şey değildi. En azından benim için değildi. O, benden özür dilemese de gül gibi yaşayıp giderdi. Ben onun hayatında artık bir yemek kadar bile değer arz etmezken gelip benden özür dilemesi şaşırtıcıydı. İşte ben bunu 'yumuşak yüreklilik müessesesi' ile açıkladım kendime.
Sayfa 163 - Pukka Yayınları, BaharKitabı okuyor
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor... Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en... Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını... Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki.. Ali Lidar
Beni sevenleri ben sevemedim, benim sevdiklerim de beni sevmediler nedense.
Böyle güzel bir yaIya denk geldim:)
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı 😊😊 GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? GARSON: Anlamadım efendim? CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun. GARSON: Anlıyorum
Reklam
Değişmez bir iş bulma yöntemi: Torpil ve sebep olduğu kıyım.
Cevdet Hoca, adımı, ailemi, menşeimi sormakla işe başladı. Manevî vaziyetimi anlamaya ehemmiyet verdiğini seziyordum. Dereden tepeden sualler soruyor gibiydi. Arada bir tarihi malumâtımı da yokluyordu. Bunlar bittikten sonra bana eski vesikalardan üç örnek verdi. Bunlardan birini okudum. Birinde müşkülât çektim. Birini hiç okuyamadım. Nihayet sıra makine ile yazı yazmağa geldi. İmtihanı kazanma şartlarından biri de bu idi. Cevdet Hoca bana bir örnek verdi, kendisi de karşıma oturdu. Bu örneğin yazılması epeyi uzun sürdü. Konuşmamız uzayıp gidiyordu. Ben bir taraftan yazıyor, bir taraftan da Cevdet Bey'i dinliyordum. Birçok merâklı şeyler anlattı. Nihayet yazı bitti. Cevdet Bey adresimi aldı ve şunları söyledi: İmtihanı belki kazanamazsınız. Bu sizin değersizliğinizi göstermez. Siz zaten feleğin darbesine dayanmaya alışık olduğunuz için size kazanamazsanız müteessir olmamanız için öğütler verecek değilim. Birkaç gün sonra da kapıya kazananın adı asılacak, neticeyi o zaman anlayacaksınız!, dedi. Bu sözlerle kazanamadığımı anlamıştım. Hakikaten birkaç gün sonra kapıya asılan isim benim adım değildi." (Ergin 2005: 494-495) Devrin önemli âlimlerinden Muallim Cevdet'in Atsız için kullandığı "feleğin darbesine dayanmaya alışık olmak" ifadesi dikkat çekicidir...
senin gibisi gelmedi bir daha..
Şeyh Abdullah Azzam (rh) dedi ki: Gözlerim bir adam gördü; evinde ne bir sandalye ne de bir masa vardı. Fakirlerin hayatını yaşardı lakin ondan mücahidler için 1 milyon riyallik çek isterseniz hemen yazıp verirdi. Onunla otururken bir hizmetçiden daha da edepli olduğunu görürdünüz. O kadar hayalıydı ki, benim evimde bulunduğu sırada ben kalkmayayım diye yerinden kalkar ve telefonu bana o getirirdi. O tek başına bir ümmet idi. O, kardeşimiz Usame idi. Eğer bana Allah’ın yeryüzünde tek bir veli kulu vardır deseler; derim ki o Usame’dir.
"O yanımda olmadığı zaman ben de yalnızım... O benim tek dostum."
208 syf.
7/10 puan verdi
Kahraman mesule baciya asik mi oldu ben anlayamadim
Dil bedest aver ki.. ( gonul yap ki) Aramizin acik oldugu bir dakikada bi kit'a onu nasil benim kollarima atmisti. Yarabbi! Onun manasini sezinlemeye baslarken seviniyor, daha iyi anlamak icin benden bir sey beklerken caresiz darginligimizi nasil unutuyordu. O dakikada kamastirici bir aydinliga bakar gibi kistigi kirmizi benekli gozleriyle, hirsla titreyen ince burun kanatlariyla ne kadar degisikti.
Miskinler Tekkesi
Miskinler TekkesiReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 20102,085 okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Sevgili Arsız Ölüm/Latife TEKİN Yazarın okumuş olduğum üçüncü kitabı, açıkçası daha önceki kitaplarını beğenmedim, bu kitaba başlarken de büyük bir beklenti ile başlamadım buna rağmen çok beğendim, bir kitap okurun duygularını ne kadar şaha kaldırır, ne kadar içine alırsa benim başarı ölçütüme göre o kadar başarılıdır, Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız ÖlümLatife Tekin · Can Yayınları · 20187bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.