Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebû Hüreyre diyor ki: "Rasûlullah (sav) şöyle buyurdular: 'Doğrusu bir kul ölür ve insanlar onun hakkında övgüde bulunurlar, iyiliklerini sayıp dökerler. Oysa ki ölen kişinin durumu Yüce Allah'ın bilgisi dahilinde farklıdır. Yüce Allah, meleklerine: 'Ben sizi de bu ölen adına şâhidlikte bulunan kullarıma şâhid tutuyorum ve ben onların şâhidliklerini kulum hakkında kabul ettim. Bu kulum hakkında bildiklerimi de bu sebeple bağışladım.' der."
Atsız: "Türk milliyetçiliğini satmaya ne zaman karar verdiniz?" Türkçüler hakkındaki uygulamalar Atsız'la sınırlı kalmamıştı. 10 Mayıs 1952 tarihli Cumhuriyet gazetesinin yazdığı gibi Türk Milliyetçiler Derneği hakkında da takibata geçilmişti. Çünkü dernek Atsız'ı davet ediyor ve resmî bir lisede ona konferans verdirtiyordu.
Reklam
Atsız Tekrar Süleymaniye Kütüphanesinde: Atsız aleyhindeki konuşma ve yayınlar nihayet 1952 Mayıs'ında semeresini (!) verecektir. Olaylar şöyle gelişir: "Türk Milliyetçiler Derneği, 3 Mayıs kutlamalarına katılması ve bir konferans vermesi için Atsız'ı Ankara'ya davet etti. Konferansın konusu 'Devletimizin Kuruluşu'
Bir gezegen görmüştüm. Kırmızı suratlı biri yaşıyordu orada. Bir kerecik olsun çiçek koklamamış, hiç yıldız görmemiş, hiç kimseyi sevmemiş. Sayıları toplamaktan başka bir şey yapmamış hayatında. Yinede bütün gün senin gibi önemli bir adamım ben, ciddi bir adamım! Der dururdu. Gururundan yanına varılmazdı. Ama adam değil mantarın tekiydi!
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Sonuçta herkesin, gerçek bilgiye erişmek için güçlüklerle dolu tepeleri aşması gerektiği ve doruklara ulaşmak için kolay bir yol bulunmadığı için, ben de bu yolu kendi yöntemlerimle zikzaklar yaparak geçmek zorundaydım.
Sayfa 98 - Bilge Kültür SanatKitabı okuyor
Reklam
Sami Yavrucuk'un kaydettiği bir diğer olay da Atsız ile iktidar mensupları arasındaki ilişkiyi göstermesi bakımından ilgi çekicidir. Yavrucuk şöyle anlatıyor: "Türk harf inkılâbının Türk kültüründe yarattığı boşluğu doldurmak amacı ile ana bilim dallarındaki Türk Kültür Eserlerini yeni nesillere ulaştırmak için, Milli Eğitim Bakanı
Şu sarılmak isteyenler bi kavuşsa biz de rahat etsek valla ben gidip sarılicam nerdeyse, bu ne duygu sömürüsüdür :) git sevdigine söyle dimi 🤗
Bazı zamanlar ben
Yalnız bir şeyden hazzederdi: Sessizlik! Evde de bu sessizlik hazzına hürmet olunurdu.
Sayfa 35 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
At vuruldu; içim paramparça Rüveyda Gölgelerin ardına sakladım kusurumu Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin Ben burda damla damla eriyip akıyorum Yine de, bırakamam yerlere gururumu İstenmediğim yeri usulca terk ederim Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Aşırı sempatik bi varlık, bayılırım
"Sen de vurulabilirdin Ambra. Prens en azından hayatta olduğuna sevindiğini söylemeliydi." "Sevindiğini pek sanmıyorum." "Langdon, ona şöyle bir baktı. "Bir değeri var mı bilmiyorum ama hayatta olmana ben sevindim. Bu akşamı tek başıma atlatım mazdım." İngiliz aksanlı bir ses arabanın hoparlöründen, "Tek başına mı?" diye sordu. "Ne kadar da çabuk unutuyoruz!"
Sayfa 257 - Langdon-Ambra-WinstonKitabı okuyor
"ben ne yapabilirim?" diye sordu Willem. "hiç" dedi Jude. sustular. "o değil de Willem; biraz yanımda kalır mısın?"
Anlatılanlar elime ne kadar süratle hecelense de bu yarışta kaybeden ben alıyordum. Kelimeler ellerimde, bir türlü yakalayamadıkları avı kovalayan tazılar gibi koşuşturuyorlardı.
Sayfa 97 - Bilge Kültür SanatKitabı okuyor
Beni kendi keyfimle baş başa bırakan, Hiç elde edemediğim bir şeyle baş başa bırakmış oluyor. Şu dünyada, okyanusta başka bir damla arayan Bir su damlasından farkım var mı! Nasıl o göze görünmeyen, meraktan bunalmış damla, Eşini bulamayınca yıpranıp telef olursa, Bir ana ile bir kardeşi bulmak için Didinip uğraşan ben de öylesine yıpranıp telef oluyorum.
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nefis şehvetlere karşı eğilimliolup o zevklere meylettiğinde, aklı, kalbi ve zihni de meyleder ve neredeyse nasihati bile kabul etmez. Bir gün şehvete tümüyle meyleden nefsime bağırdım ve: "Yazıklar olsun sana! Dur ve sana söyleyeceğim bazı şeyleri biraz dinle; sonra da ne istersen yap!" dedim. Nefsim de, "Tamam, seni dinliyorum, söyle!" dedi. Ben de dedim ki: "Sen mubah olan şehvetlere karşı meylinin az olduğunu söylüyorsun. Ben sana iki hususu açıklığa kavuşturacağım. Belki de böylece tatlı olarak gördüğün bu iki şey sana acı gelecektir. Mubah olan şehvetler senin için serbesttir, ancak bu yol zordur. Mal elde etmek insanı bu yolda aciz bırakabilir; kazanç sağlamak bu yoldaki hedeflerin çoğunu elde etmeye yetmez. Bu arada değerli olan vakit de geçip gitmiş olur. Sonra bir şeyi eksik kazanmak kişiyi mutsuz eder ve bu durum da akıllı kişiye kapalı değildir. Kişi yemek yiyip de doyduğunda bu defa farklı afetler ortaya çıkar. Eğer insan başka insanlarla meşgul olursa, sonrasında bıkkınlık, ayrılık veya karşıdakinin kötü ahlakıyla karşılaşır. Sonra evlenerek fazlaca ilişkiye girmek bile insan bedenini güçsüz kılar. Bu tür örnekler çok olup izahı uzun sürer.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.