Sevmek
"Birini çok seversen Karen, ama sahiden seversen, sana ne yapmış olursa olsun, eninde sonunda mutlaka bağışlarsın.Ben de babanı bağışladım."
Unutma ki insanlar beş kısma ayrılırlar: 1. Rızkın yalnız çalışmaktan geldiğine inananlar. Bunlar yalnız kâfirlerdir. 2. Rızkın hem Allah'tan hem de çalışmaktan geldiğini sananlar. Bunlar müşriklerdir. 3. Rızkın Allah'tan geldiğini bilip de yine de "Allah rızık verir mi? Ya vermezse?" diye endişe içinde olanlar. Bunlar da münafıklardır.(Şeytan münafık olman için sana bu yüzden kaygı ve endişe yaptırır, ona dikkat et.) 4. Rızkın Allah'tan geldiğini bilenler ama çalışırken asilik edenler. Bunlar fasıklardır. 5. Rızkın Allah'tan geldiğine inananlar. Çalışmanın sebebe bağlanmak olduğunun idrakindedirler. Yani ben bu işi yapıyorum ve bu iş benim para kazanmama sebep olacaktır düşüncesinde olanlar. Bunlar da müminlerdir.
Reklam
VIOLET SORRENGAİL
"Seni seviyorum," diye fısıldadım. "Tüm dünyamı alt üst etsende seni seveceğim. Sırlar saklayabilirsin, bir devrim yapabilirsin, beni hayal kırıklığına uğratabilirsin, muhtemelen beni mahvedebilirsin ama ben yine de seni seveceğim. Buna engel olamam. Engel olmak da istemiyorum. Sen benim yerçekimimsin. Dünyamdaki hiçbir şey sensiz çalışmıyor."
Entrikacı değilim, bununla da gurur duyuyorum. Saman altından su yürütmüyorum, kurnazlığa kaçmadan açık seçik hareket ediyorum, ki istesem ben de onlar gibi başkalarına zarar verebilirdim, hem de ne zararlar verebilirdim, hatta kime ne yapabileceğimi de biliyorum, ama adımı lekelemek istemiyorum ve bu anlamda pes ediyorum.
Bir an durdu, kalbi küt küt atıyordu. Şimdi dalış sırası ondaydı, “Ama size söylemek zorunda olduğum bir şey var. Ben de size karşı dürüst olmadım ve şimdi itirafta bulunma sırası bana geldi.” Breuer birden içinde, ne anlatırsa ya da ne yaparsa yapsın Nietzsche’nin bunu hayatındaki dördüncü büyük ihanet olarak adlandıracağı gibi korkunç bir his duydu. Ama artık geri dönmek için çok geçti.
Sayfa 19 - Ayrıntı Yayınları XXII
İşte itiraflarım dostum!” Başını öte yana çeviren Nietzsche gözlerini İran halısındaki küçük bir çiçek motifine dikerek titrek bir sesle söze başladı. “Birkaç ay önce, Lou Salome isimli çok çekici bir Rus kadınla çok derin bir ilişki yaşadım. Daha önce hiçbir kadını sevecek kadar kendimi bırakmamıştım. Belki de çocukluğumda etrafımın kadınlarla dolu olmasındandır. Babam öldükten sonra çevrem soğuk ve mesafeli bir sürü kadınla doldu; annem, ablam, anneannnem ve teyzelerim. Bu tür şeylerin ahlakdışı olduğu öylesine derinlerime işlenmiş olmalı ki kendimi bildim bileli bir kadınla ilişkiye girmek fikri bana büyük bir dehşet vermiştir. Beden zevkim; kadın tenini, benimle misyonumun önüne çıkan acımasız engeller olarak düşündüm. Ama Lou Salome farklıydı ya da ben öyle sandım. Hem güzeldi hem de gerçek bir ruh yoldaşı, benim beyin ikizim gibi görünüyordu. Beni anlıyor, yeni ufuklara yönlendiriyordu; asla keşfetmeye cesaret edemeyeceğim baş döndürücü yüksekliklere. Benim öğrencim, takipçim, müridim olacağını sanıyordum. “Ama sonra, felaket oldu! Arzularım ortaya çıktı. O zaman, o da bizi tanıştıran yakın arkadaşım Paul Ree’yi kullanarak benimle oynamaya kalktı. Onun kaderine yazılmış erkeğin ben olduğuma inandırmıştı beni, ama ona kendimi teklif ettiğimde elinin tersiyle itiverdi. Herkes bana ihanet etmişti; o, Ree ve ilişkimizi bozmaya çabalayan ablam. Şimdi tüm bunlar küle döndü ve bir zamanlar çok değer verdiğim bu insanlardan uzak bir sürgüne yolladım kendimi.”
Sayfa 16 - Ayrıntı Yayınları XXII
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.