Kendim de dahil, hiç kimseye güvenim kalmadı. Dostum diyip de, gülümseyeceğim, derdimi anlatacağım, gerçekten güvenebileceğim bir Allah kulu yok artık. Ben de kulluktan çıktım ya, zaten!..
İnsanlar benim güzel olduğumu o kadar çok tekrarladılar ki, ben de ona inanmaya başladım. Fakat hiçbir insan bir defa olsun bana : 'Ne kadar mesutsun!' demedi. Güzellikle saadet bir arada bulunamaz, diye bir beylik söz vardır. Bu ukalalık benim şahsımda bir hakikat olmuş.
Sayfa 44 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ben öldükten sonra şan ve şeref kaç para eder! Derimin sağlam kalması bundan çok daha iyidir.
Zaten beni hep yanlış insanlar sevdi. Ben de hep yanlış insanları...
İnsanlar yaşadıkları yerden uzaklaşmaktan neden bu kadar çok korkarlar acaba? Bir tür kendine güvensizlik mi? Yoksa sürüden ayrılanı kurt kapar pisikolojisi mi? Hiçbir iletişim aracının olmadığı, haber kelimesinin dahi lugatta yer etmediği çağlarda yaşayan, aydınlık çağın insanlarının yaşadıkları topraklardan on kilometre ne güneye ne kuzeye ne de başka bir yöne gidememelerinin sebebi; dünyanın kıyısından düşme korkusuydu. Ya dünyanın kıyısına çok yakın bir yerde yaşıyorlarsa? Bugün dünyanın düz bir tabak olmadığını ve kıyısı olmadığını biliyoruz. Ama beyinlerimizin kıyıları var artık. Hayallerimizi fazla öteye götüremiyoruz bile. Mazallah kıyısından düşüveririz aşağıya. Olumsuz bilgiye, habere açık beyinlerimiz, bizi yaşadığımız mekânlara hapsediyor. Yanlı verilen haberlerin paranoyasındayız adeta. Uzaktaki insanlar tehlikeli, her an canımıza ve malımıza kastedebilirler düşüncesinin esirleriyiz. Kökeni eski çağlara dek uzanan varsayımlarla, evlerinden dahi uzaklaşamayan, dünyanın kıyısından aşağı düşme korkusu yaşayan insanlar; ya dünyanın kıyısından çok uzaktaysam diye düşünmezlerdi herhalde. Eminim düşünenleri vardı, şimdi olduğu gibi. O insanların korkusu bilinmeyene idi. Ya günümüzün insanınki neye? Bilinene. Bildikçe öğrendikçe, bildiklerinin korkusuyla paranoyaklaşan modern insana ne demeli? Peki bu bilgi ne kadar doğru? Yani başkalarının bildikleri. Başka insanların tecrübe ve kapasiteleriyle bize ulaşan tamamen yanlı bilgi ne kadar doğru? Başkalarının tecrübe ve düşünceleri beni hiç ilgilendirmiyor. Ben o insanları tanımak istiyorum.
Sayfa 154 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
"Sevgi acıtmaz, incitmez, cezalandırmaz, tehdit etmez. Sevgi temizdir, güçlüdür, sarmalar, yumuşacıktır. Ben seni çok seyi yorum. Hem de her şeyden çok..."
Reklam
Bunların hiçbir önemi yoktu. Çünkü tarih kolayca silinip atılacak bir şey değildi. Din de öyle. Sonuçta ben bir Peştun'dum, o da bir Hazara; ben Sünni'ydim o Şii. Hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Hiçbir şey.
Sayfa 26 - Everest Yayınları 78. Basım Ekim 2020Kitabı okuyor
“İyi görünüyorsunuz, Bay Russo.” “Ben de sizin için aynı şeyi söyleyebilirim, Bayan Russo.” “Henüz Bayan Russo olmadım. Kaçak gelin fantezimi gerçekleştirmek için hâlâ vaktim var.” “Eh, neyse ki kovalamayı severim.”
“Sofradan kalkınca da, bir yandan tabakları çarpa çarpa masayı toplarken dedi ki, ‘Ne diye zahmet edip bedenini eve getirdiğini de anlamıyorum ya.’ "Sonra birdenbire zihnim aydınlandı Ernest: ‘Carol haklı,’ diye düşündüm. ‘Kadın haklı. Ne diye zahmet ediyorum?’ Bir daha söyledim bunu kendi kendime, ‘Ne diye zahmet ediyorum?’ Sonra da aynı şeyi yüksek sesle söyledim: ‘Carol, sen haklısın. Başka her şeyde olduğu gibi bunda da haklısın! Ne diye zahmet edip eve geldiğimi ben de bilmiyorum. Kesinlikle haklısın.”
"Ben bugün, hayatımın tek bir dakikası üzerinde bile hiç kimsenin hakkı olmadığını söylemeye geldim. Enerjimin de. Başarılarımdan herhangi birinin de. Kim böyle bir iddia da bulunursa bulunsun, sayıları ne kadar kalabalık, ihtiyaçları ne kadar büyük olursa olsun."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.