Köye geldim. Herkes köye gider. abartıyor muyum bilmiyorum ama sanmıyorum da, sanmadığım şey şu 'köylerin aynılığı'. Bir örnek; su ya da elektrik gidiyor. Herkes hep bir ağızdan 'bu bayramda da su yok'. Neden yok? Şundan yok. Muhtar yapsın. Ne yapsın? Bilinmiyor. Geçelim. Köye gelen özüne dönüyor. Nasıl dönüyor? Bir örnek; adam müftü normalde sövmez ama köyde sövüyor. Sövgüsünün bir şeyi ağarttığı da yok. Bir örnek daha; İstanbul'da tirenciyle takılan kız burada davul zurnaya eşlik ediyor. İstanbul'da 'yeter artık ya bu ilkel aletler yaa' olur. Emin değilim ama köy, insanın özündekini dışa vurma alanlarından biri. Bu şehirde de olur elbette. Ama şehirde utanıyoruz. Köyde, 'bizim insanımız' utanmamızı engelliyor. Saçma ama öyle. Diğer bir aynılık da belli yaşın üstündeki adamlar olaylara karşı o kadar sönük ki; her döngüsel olay onun zihnindeki bir yerden çıkardığı şablonlarla idare ediliyor. Açmayalım şöyle bağlayalım; "Ben ise hem gidebildiğim kadar çok çabuk, hem de mümkün olduğu kadar çok uzağa gitmek isterdim. Neden işler olduğu gibi? Niçin gönlüme göre kanun icat olmuyor? Niçin hiç kimse hep bir anki, hep o anki akıl düzeninden şikâyet etmiyor?"
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları - Şükrü Erbaş
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Reklam
BİR BABAYA SESLENİŞ Hayatta tek başına kaldığını hisseder ya insan İşte öyleyim ben baba Senin sevginden yoksun… Yüreğinden uzak… Kökleri çürümüş bir ağaç gibi kurumuş ve yapayalnız. Herkes gibi “bir babam var” demeyi ne kadar isterdim bilemezsin. Bir babam var benim dağ gibi dimdik arkamda duran, koruyan, kollayan, sahip çıkan Bir babam var
Nerede yenik düştüm biliyor musun hayata? İlk defa aşka seninle bulaştığımda Her şey bir rüya, bir masaldan ibaretti sanki İşte en çokta o zaman inandım Tanrının varlığına Sana çok uzak kentlerin birinde Bir yerinde Her günü üzülüp ağlamakla geçen bir kız çocuğu vardı o zamanlar Her gün ağlayarak dua eder ıslanmış yastığına başını koyar
Emilia yorulmuştu. Yoğun bir gündü, Bay Ash'e günün raporunu verdikten sonra biraz dinlenmeyi planlıyordu. Ofisin kapısını tıkladı. "Girin." kapıyı yavaşça aralıyarak girdi içeri. "Bay Ash, yeni kazançlar elde ettik. Ayrıca karşı kalenin ajanlarından birkaç kişiyi yakalamayı başardık." Ash bu duruma sevinmişti
Nefes: Vatan Sağ Olsun | Mete Yüzbaşının Mektubu
Canım, birtanem, çiçeğim, aşkım... ‘Keşke’ diyemeyeceğim kadar uzağım artık. Başını göğsüme koyduğunda nefesim dolaşsın isterdim yüzünde O kadar ısıtmak isterdim ki nefesimle sırtını Keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim Yapamadım aşkım Kelimelerden utandım Ellerim ellerini sevdi çiçeğim Dudaklarım koynunu Gözlerim yüreğini O
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.