Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer Gandalf biraz değiştiyse, her zamankinden daha da sıkı ağızlı olmuş, o kadar. O camdan top mesela... Onu görünce çok mutlu oldu adeta. Onunla ilgili ya bir şey biliyor ya da seziyor. Ama ne olduğunu bize söylüyor mu? Hayır, tek bir kelime etmiyor. Yine de topu ben tuttum, su birikintisine yuvarlanmaktan ben kurtardım. "Dur, onu alayım ben evlat" - o kadar. Ne olduğunu merak ediyorum. Çok ağırdı.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Reklam
"Acı çekmek bir yanlış anlamadır"
"Acı var," dedi Shevek ellerini açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını varsayamam. Acı çekme, yaşamamızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum var olmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı'yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı gereksiz acıyı dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi geliyor. Yine de her şeyin, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise- yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen. Eğer sonuna kadar ona dayanabilirsen."
Romanın Türü-Nasıl Bir Roman? Bozkurtların Ölümü evet, bir tarihî romandır; fakat herhangi bir tarihî roman olarak değerlendirilemez. O, bir destandır; bir destanın roman hâline getirilmiş biçimidir. Tarihî roman kavramı, Bozkurtların Ölümü'nü anlatmaya yetmez. Roman kahramanları 621 ile 639 yılları arasında yaşamış gibi görünürler ama
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
Reklam
Çünkü dünya denen topraklarda ben de bir yolcuyum sadece.
Zamanın ve mekânın birinde bir turist bir dervişin evine girmiş. Merak etmiş bu derviş denilen kimseler nasıl yaşarlar diye. Eve giren turist oldukça şaşırmış. Çünkü neredeyse evin içerisinde hiçbir eşya yokmuş. Turist büyük bir merakla sormuş dervişe. "Çok merak ediyorum, eşyalarınız nerede. Herhalde böyle yaşamıyorsunuzdur" diye. Bunun üzerine derviş turiste bakarak "Ey yolcu, bana soruyorsun ama senin neden eşyaların yok?" diye sormuş. Turist bu cevabı anlamsız bulmuş ve dervişin bunu görememesine de biraz canı sıkılmış. "Herhalde fark etmediniz ama ben şu an sizin topraklarınızda seyahat eden bir yolcuyum sadece. Neden eşyalarımı da yanımda taşıyayım ki?" Bunun üzerine gülümseyen derviş turistin gözlerine bakmış ve "Biliyor musun, seninle aynı nedenden dolayı eşyalarım yok. Çünkü dünya denen topraklarda ben de bir yolcuyum sadece" cevabını vermiş. İşte o gün anlamıştı. Kısa bir süre geçireceği bu dünya üzerinde bir yolcuydu. Abartmamak lazımdı. O yüzden anlamsız bir şekilde gerçekte ihtiyacı olmayan bir sürü eşyayı üzerinde boş yere taşımak istemiyordu.
Sayfa 93 - Popüler Kültür-Bilim Serisi
Durmuşlardı artık; hâlâ beyinin elini tutmakta olan Sam, bu eli okşadı. İç geçirdi. "Ama ne biçim bir öykünün içindeydik değil mi Bay Frodo?" dedi. "Keşke bu öyküyü anlatırlarken ben de duyabilseydim. Sence, Evet, şimdi sırada Dokuz Parmaklı Frodo ile Hüküm Yüzüğü'nün öyküsü var, diyecekler mi? O zaman herkes susacak, tıpkı Yarmavadi'de bize Tek Elli Beren ile Büyük Taş'tan söz ettiklerinde bizim yaptığımız gibi. Ah keşke ben de dinleyebilseydim! Sonra, bizim bölümümüz bittikten sonra öykü nasıl devam ediyor merak ediyorum."
… “Hoşuna gitti mi?” “Rüyadayım sanki.” “Artık yeter. Gidelim, hava kararmaya başlıyor.” Hava ağır ağır kararırken uzaklardaki çalılarda ağustos böcekleri yazın henüz bitmediğini müjdelercesine cırcır ediyordu. Araba kayarcasına ilerlemekteydi. “Pekâlâ. Artık bir daha bu konuşma yok. Tamam mı?” “Lafını bile etmem.” “Eve bu saatte dönünce ne mazeret uyduracağını çok merak ediyorum.” “Çoktan düşündüm bile. İncil dersine gittiğimi söyleyeceğim. Bugün perşembe değil mi?” “Seninle aşık atmak ne mümkün. Her şeye bir çözüm buluyorsun.” Bunun üstüne ona iyice sokulup başımı koluna yasladım. “Portuga!” “Hı…” “Ben senim yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?” “Niye?” “Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor.”
Sayfa 127Kitabı okudu
...Elinizi saçlarınıza götürüşünüz, bakışlar, haller, az sonra ne yapacak, nazımı çekecek mi bakalım hareketleriniz, cebinde hayatının tüm sorularının cevabı varmış gibi gezinen eli, o sevdiğim çatık kaşlar...Belki de ben benzetiyorumdur, kim bilir; özlediğimden oluyor böyle, biliyorum. Nasılsın, merak ediyorum. Kime kızacağımı şaşırıyorum. Yanına geleceğim yakında diyemiyorum, yanın neresi bilemiyorum, nerdesin bilemiyorum. Bir kızgınlık var içimde, kime bilemiyorum.
Sayfa 35 - YKY
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.