Kitabın son sayfalarını okumaktayken,aniden elektrik kesildi tüm mahallede-belki daha da fazla yerde-.Sanki artık uyu dermişçesine bana.Dinlemem tabii,tek destekçi telefon ışığı olsa da.
Yazarın hislerini çok iyi hissediyorum.O bilinçlendirmek amacıyla yapılan her tarihi bilgiyi esirgemeden,bol bol vermesi, Türkiye'nin iç durumunu tam olarak yansıtması,karakter gelişimi falan yani aklınıza gelebilecek her şey ustaca.Tek katılmadığım yer,ana karakterimiz olan Maya'nın hükümete bile isteye yapmış olduğu bir durummuş gibi düsünmesiydi.Bundan sonrası SPOİLER!!
Orada Ankara hükümeti,2. Dünya savaşına girmemek için çok emek veriyordu ve yapacağı bir hamle,büyük bedellere patlayabilirdi.Arada kalmıştık.Bazı kararlar çok saçma ve yanlış gibi gözükse de günümüze göre şuan,o zamanlar savaşın seyrini düşünmek zordu.Ve bu zamanda o gemiyi İstanbul'a çekmek çok çok zordu.Masum insanlar öldü,çok ağladım zaten kitapta fakat eğer Ankara hükümeti bu duruma daha fazla hassas yaklaşsaydı,daha da fazla insan ölecekti.Maya bu durumu düşünmedi bence.
Ehh,Maya düşmese de ben Maximilian'a düşüyorum.Mükemmel bir adam,Nadia olmak isterdim,öleceğimi biliyorum ama en azından o adamın sevgisine değerdi bence.Ayrıca ben Tarığı da seviyorum baya yani bütün karakterler cidden Türkiye'de bulunan kalıp tipler ve yani karşılaştık,tanıştık sanki onlarla.İlk defa Livaneli okudum, bundan sonra daha çooook okuyacağım sanırım!(bu arada eseri 2 saatte okumadım,önceden okuduğumu girmeyi unutmuşum,şimdi yüzeysel okumuşum gibi durmasın,dediği filmleri izleye izleye okudum hatta.)