Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kendisine yapılan şey ne olursa olsun, bir Peygambere yol kesip, savunmasız ticaret kervanlarına saldırıp mallarına el koymak, üstelik bu işi yaparken cana kıymak, yakaladıklarına dayak attırıp işkence yaptırmak yakışır mı? Sıradan bir insan, bir kral, bir kabile reisi, bir eşkıya bunu yapabilir. Ama söz konusu olan kişi Peygamberlik iddiasındaki bir adam O günkü cahiliye Arap ahlakına ve erdem anlayışına bile sığmayan bir tutumla bunu yapıyor. Haram ayları bile ihlal ediyor. Eğer bunu intikam hissiyle yapıyorsa bir Peygambere intikamcılık yakışır mı? Eğer bunu adalet için yapıyorsa adaleti sağlamanın yolu haramilerin yaptığı gibi yol kesmek midir? Eğer yakışır, biz inandığımız Peygambere bunu yakıştırıyoruz diyorsanız ben de diyorum ki benim vicdanım ve aklım böyle bir Peygamberlik anlayışını onaylamıyor. Sizin bunu onaylayan mantığınızı da onaylamıyor. Ben böyle bir peygamberi kabul edemiyorum."
Sayfa 209 - e-bookKitabı okuyor
Bir başkasının onu nasıl sevebildiğini, sevmeye nasıl hakkı olduğunu bazen anlamıyorum, çünkü onu yalnızca ben o kadar yürekten ve o kadar fazla seviyorum ki, ondan başka ne bir şey tanıyor, ne bir şey biliyorum; ondan başka da bir şeyim yok zaten!
Reklam
" Aşk hakkında ahkam kesecek değildim. Vaktiyle söylediklerim bile ters yollara sapmışken bugün ne desem boştu. Bildiğim tek şey Bahar'a bir anda aşık olmadığımdı. Görür görmez başlayan aşklar var mıdır bilmiyordum. Ama Bahar bir çocuğun kumbarasına atılan madeni paralar gibi günden güne içime doldu. En kıymetli hazinem haline geldi. Onu harcamaya kıyamazdım. Orada öylece dursun ve büyüsün isterdim. Ona sorarsanız, o hep birinin kendisini çok sevmesini isterdi. Çok, çok sevmesini... Ben onu her geçen gün artan bir aşkla seviyordum. Kelimelerin anlatabileceğinden daha çok, her şeyden ve herkesten çok. Hissediyor muydu hala? Çünkü ben kırmızı valiziyle kapıma gelip "Karalahana sarması yapmaya geldim," diyen kızı sevmekten bir an bile vazgeçmedim."
Sayfa 309 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okuyor
Okuduğumuz şiirlerden en az birini kendime tekrar etmediğim tek-bir-gün bile olmadı. Benim dengemi bozmayınız. Ali. İyidir beraber olmamız. Ali. Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak. Ali. Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası. Ali. Hepimiz yaşadık, nedir ki zaman! Ali. Bir kurban gibi yeniden başlamak gerekiyor işte. Ali. Doğduğum çöller ardımdan gelecektir. Ali. Ne kadar rezil olursak o kadar iyi. Ali!
Ah be Hakkı Celis
Yalnız büyümek değil, ihtiyarladım bile, Seniha Abla, dedi. Siz çok gezdiniz, çok gördünüz. Fakat ben çok düşündüm, çok hissettim. O kadar ki, bütün fikirler, bütün hisler bana şimdi yavan geliyor. Siz bu bezginliğe vasıl oldunuz mu? Nerede? Her tarafınızdan arzu, emel, gençlik fışkırıyor, şimdi 'haydi!' deseler bir seneden beri yaptığınız seyahatleri aynı iştiha ile tekrar edebileceksiniz. Fakat, ben düşündüklerimi tekrar düşünmek, hissettiklerimi tekrar hissetmek istemeyeceğim. Seniha abla, bizi pişiren ıstıraptır; gezip görmek değildir. Sizden evvel kaç kişi Avrupa'ya gitti geldi. Bunların bazılarının kıyafetlerinde epeyce değişiklik gördüm, fakat ruhlarında ne değişti; bilmiyorum. Bunlar bize oradan, başlarında bir acayip sarhoşluk ve gözlerinde safiyane bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla, siz de bunlardan biri misiniz?
Sayfa 164Kitabı okudu
Ben neydim? Ruhum,bir ağaç kurdu gibi ruhumu kemirmekten başka ne yapıyordu?
Reklam
Ne olur kim olduğunu bilsem Pia'nın, ellerini bir tutsam ölsem, böyle uzak uzak seslenmese, ben bir şehre geldiğim vakit, o başka bir şehre gitmese. Otelleri bomboş bulmasam, içlenip buzlu bir kadeh gibi, buğulanıp buğulanıp durmasam. Ne olur sabaha karşı rıhtımda, çocuklar Pia'yı görseler, bana haber salsalar bilsem, içimi büsbütün
“Bana sahipler. Ne olabilirsem ikisi için o olacağım. Senin bütün parçalarını seviyorum, özellikle de sana anne diyen parçalarını. Umarım bir gün, bir şeye ihtiyaç duyduklarında senin yerine bana gelirler çünkü ben burada olacağım.”
Sayfa 304 - Elijah
ah ulan tanrı! sensin bu isyanın nedeni! sen davranıp sökmeden yerinden bak ne diyorum sen davranıp sökmeden yerinden ben koparıp kendim fırlatıyorum sana taş yerine yeryüzünden bu lüzumsuz kellemi!
"İnsanları bir kalıba sokarsan ne olur biliyor musun?” “Ne olur?” “O kalıptan çıkarlar ve yanıldığını sana defalarca kanıtlarlar. Ben dış görünüşümden daha fazlasıyım.”
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
Hadi eyw
ne yalnızlık benden ne ben senden geçtim ey yalnızlık
Ama sevmenin sınırı yoktur ve ben her şeyi kucaklayabildikten sonra, iyi sarılamasam da ne çıkar?
Sayfa 66 - Can Yayınları
Onun bana, bu yaşam tükenişinin çok uygun bir simgesi gözüyle baktığı izlenimine kapılıyorum. Cinsellik yok, hırs yok; gerçek anlamda eğlence de yok. Ona ne cevap vereceğimi bilemiyorum; herkesin bir parça böyle olduğunu düşünüyorum. Ben kendimi normal biri olarak görüyorum. Yani belki tam olarak değil, ama kim tam olarak normal ki, ha? Diyelim ki, normallik oranı yüzde 80.
Kimileri der­ler ki in­ti­har bir ira­de işi­dir. Ben bu­na inan­mı­yo­rum. İn­ti­har bir ira­de­siz­lik­tir. Dünyadaki güçlükleri yenebilen, o iradeyi gösterebilen kimse kolay kolay ölüme razı olmaz. Ölüme razı olan, hiçbir şeyle cedelleşemeyen, bu savaşta bütün ümitlerini kaybeden kişidir. O ümitleri kaybetmek için de, insanın kendisini dünyaya başlayacak hiçbir şeyi olmamalı. Ne para, ne pul, ne aşk, ne muhabbet, ne şeref, ne namus.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.