yalan söyleyene sövdüm radyoda gazetede tükürdüm suratına itin birinin bu kadar da olmaz ki biryerde biter bu namussuzluk ben hep onlar için söyledim şiirlerimi onlar için yazdım bütün yazdıklarımı ne çektimse bunca yıl onlar uğruna istedim ki duyar gibi yağmuru duysunlar yüreklerinde istedim ki tokat gibi insin suratlarına istedim ki desinler işte bizim de şairimiz işte bizim de sesimiz işte bizim de kurtuluşumuz demediler bir tek gün demediler bir tek gün ağaçlar anladı beni kayalar sular yollar ama onlar anlamadı
Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci, üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten; ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci? hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten İyi nişan alırdı kendini asan zenci, bira içmez ağlardı, babası değirmenci, sizden iyi olmasın, boşanmada birinci çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen... Ülkü Tamer...
Reklam
Ben şair ruhlu bir adamım belki, hiç gelmeyecek biri için sofra kuruyorum, size ne! Varoluşsal sıkıntılarım olamaz mı?
Günah İşlememizin Hikmeti!..
~~~ Cafer bin Muhammed şöyle dedi: "Allah azze ve celle, kulu için günahın kibirden daha iyi olduğunu bilmektedir. Böyle olmasaydı, kulunu günah ile imtihan etmezdi." İbni Kayyim bu manayı açıklar ve şöyle der: "Hiç şüphesiz kul hayırlı amel işlemeye devam ettiği sürece, Rabbine karşı minnet etmeye başlar. Bu amelleriyle kendini büyük görür, nefsine pay biçer ve kendini beğenmeye başlar. Daha da ileriye giderek, ben şunu yaptım, şöyle yaptım demeye başlar, bu da onda kibir, kendini beğenme,böbürlenme, övünme hastalığının oluşmasına sebep olur. Bu durum da onun helak olmasına sebep olur. Bundan dolayıdır ki, Allah kuluna iyilik irade ettiğinde onu günahların içine atar, bu şekilde içindeki öz güveni ve kibri kırar. Bu şekilde ne kadar zayıf olduğunu ona gösterir, başını eğdirir ve içinde bulunan kibir, kendini beğenme, kendine karşı ve diğer insanlara karşı minnet etme hastalığını içinden çıkarır. Netice olarak da işlemiş olduğu bu günah onun için birçok hayırlı amelden daha faydalı olabilir. ~~~
Bakış açısı gereklidir. Yoksa sadece iki boyutla kalırsı­nız. Yoksa yüzünüz bir duvara bastırılmış yaşarsınız, her şey devasa bir ön plan oluverir, ayrıntılar, yakın planlar, saçlar, çarşafın dokuması, yüzün molekülleri. Deriniz bir harita gi­bi, bir boşunalık diyagramı, hiçbir yere varmayan ince yollar­la çaprazlanmış. Yoksa o anın içinde yaşarsınız. Bu da olmak istediğim yer değil. Ne var ki, bulunduğum yer burası, bundan kaçış yok. Za­man bir tuzak, ben de içine düştüm.
"Bir derviş hikâyesi vardır. Horasan'dan Anadolu'ya bir derviş gelir, amacı kendisine dergâh bulmaktır.Sivas yöresinde bir dergâhın kapısına vurur.Tak.Tak.Tak... O esnada mürşit sohbettedir talebeleri ile. Henüz kapı açılmadan kapıya doğru giden talebesine seslenir. 'Evlat dur hele. Kapıda bir derviş var, kapıyı vurma
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Selahaddin'in şu sözü ne kadar doğrudur. " Mülkümü kılıcım ve elimle korumazsam, o zaman ben Selahaddin değilim."
' Bana bir şeyler söylediniz, anlamadım Bir cümle, bir iyi söz, gene anlamadım Doğrusu hiç anlamadım, siz ne demiştiniz? Ben ne demiştim, ve çekip gitmiştim sonra Öyle ya, niye hiç değişınedi bakışlarınız BiTMEDi DiYORUM BiTMEDi ŞAŞKINLIGIMIZ. '
Sayfa 166 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Onların yalanlarına, saçmalıklarına ne ihtiyacım vardı? Ben zaten geçmiş nesillerin bir sonucu değil miydim? Onların tecrübeleri bana miras kalmamış mıydı? Geçmiş, benim içimde değil miydi? Ama hiçbir zaman ne mescit, ne ezan sesi, ne el yüz yıkayıp ağız çalkalamak, ne eğilip kalkmak, ne de kendisiyle Arapça muhatap olunması gereken yegâne yüce kudret ve mutlak irade sahibi karşısında olmak etkiledi beni.
Aslında sessizce sevildiğini söylüyordum.Ah hem de ne kadar çok sevilmişti!
Sayfa 471 - Pegasus Yayınları -23.Baskı
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.