Utangaçlık nedir? Utangaçlık neden kötü.
[Cemre Demirelin yorumu üzerine!] 1-Başkası için varlık olma durumu. İnsan doğası gereği başkasını kafasında kurgular. (Buna ön yargı demek yerine ön izlenim diyelim çünkü yargılamak olumsuz bir anlam katıyor.) Bu yüzden bireylerde başkaları tarafından kötü algılara maruz kalmamak için yaptığı şeylere ve gösterdiği davranışlara dikkat eder. Bu
Hz. Mevlana
Oraya gitme demedim mi sana, seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Reklam
39’luk Esmerim
(Müzik sesleri yine tüm apartmana yayılmış.) -Geldim bekle! -Benim ben! (Kapı açılır.) -Biliyoruz herhalde “benim ben” diyor ya, geç hadi hocam bey. -Bütün gün bu anı bekliyorum. -Hm. Hangi anı? -Evime geldiğim anı yavrum? -Bak sen. Gelişme kaydedilmiş Tolga Bey? Evimler falan filan. -Ee bebeğim öyle davran, evinde hisset kendini, yoksa uyurken
Theatre
(kül sokağı sakinleri) yüksek bi ses patladı kulağında. -----heeeyy, kime diyorum ulan! kaybolun burdan..-----ben sana git demedim mi. bir huyu vardı---- denilenin her zaman aksini yapan. -------gitmez! gitmedi tabi. bir tanesinde sustalı bıçak. kof, genelde yüreği olmaz bunların. köprünün başını mesken tutmuşlar. haraç istiyor da aga canını
Rivayet odur ki Moğollar Sühreverdi’nin yaşadığı şehre girer, ortalığı talan etmeye başlarlar. Bu arada onun medresesine de uğrar, kendisini esir alırlar. Ele geçirdikleri kıymetli eşyaları kırıp döker, kitapları ise yakmaya, yok etmeye başlarlar. Bu arada Moğol komutanı gelir ve esir alınmış bulunan Sühreverdi’yi aşağılamak maksadıyla kolunu arkasından tutarak bükmeye girişir. Sühreverdi hissettiği acıyı o zalime göstermemek için dişlerini sıkarak şunu söyler: “Bükme kırılır!” Komutan filozofun soğukkanlı ve cesur duruşundan rahatsızlanınca adamın kolunu biraz daha hızlı biçimde sıkar. Sühreverdi daha da artan acısını yine bu zalime hissettirmemek için var gücünü kullanarak tekrar “Bükme kırılır!” der. Bu sefer hiddetlenen zalim komutan “Bak hâlâ konuşuyor,” diyerek Sühreverdi’nin kolunu var gücüyle arkadan bükünce kol kırılır yen içinde. Filozofumuzun acısı bütün şiddetiyle dişlerinin arasında erirken komutana dönerek söylediği söz tarihe geçer: “Ben sana demedim mi kırılır diye?”
81. "Siz babanıza dönün ve deyin ki: "Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini) bilemezdik." 82. "Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz." 83. Yakub,
Reklam
Seni kurtarmaya kimse gelmedi sevgilim Çünkü sen yol yardım da dahil hiç bir yardım kuruluşunu arayıp çağrıda bulunmadın. Herkes seni halinden memnun bir hayatın var sandı Devlet kurumları da buna dahildi. Evinize gelen posta paketlerini hep yüzlerine gülerek açtın. O kapının arkasına saklanıp bozuntuya verme diyerekten sırtına silah
Oraya gitme demedim mi sana ? Seni yalnız ben tanırım demedim mi? Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmen benim? Birgün kızsan bana Alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen Dönüp kavuşacağın benim demedim mi? Demedim mi şu görünene razı olma? Demedim mi sana yaraşır otağı kuran benim? Onu süsleyen,bezeyen benim demedim mi? Ben bir denizim demedim mi? Sen bir balıksın demedim mi? Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın? Senin duru denizin benim demedim mi? Mevlana
Sahipsiz bir köpek gibi bana artık davranma Bana sen yazdın tanımak istediğini söyledin sorular sordun. Kafanda yığınla soru vardı Ben onları birbir cevapladım. Birine bile sıradaki geç demedim. Verdiğim cevaplar komik geldi sana güldün. Bazılarına gül gül öldün konuşamadın. Sana iyi bir insanmışım gibi geldi bana iyi bir insanmışsın gibi geldin.
Oraya gitme demedim mi sana, seni yalnız ben tanırım demedim mi? Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im? Bir gün kızsan bana, alsan başını, yüz bin yıllık yere gitsen, dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
1,028 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.