Seni istiyorum ve biliyorum, Asla koynuma almayacağım, Sen o aydın ve pırıl , pırıl gökyüzüsün, Ben bu kafeste bir tutsağım.
Kısa bir anımı anlatmak istiyorum. Aslında kısa sayılmaz... Neyse... Her sene kurban bayramında değişmeyen bazı şeyler vardır... Benim her şeyden korkmam ve kıyma yememem gibi... Ben kıyma sevmem pek kuşbaşı her zaman tercihimdir. Eh ben kıyma yemeyince genelde bayramda aç kalırım... Kimse de bana kalkıp kuşbaşı pişirmezdi herkesin derdi başından aşkın zaten bir de benimle kim uğraşacak... Dedem uğraşırdı. Her sene bayramın ilk günü herkesin isteklerini bir kenara bırakır, etin en güzel yerinden doğrar ve benim için pişirirdi... Yaklaşık üç senedir yine aç kalıyorum ben çünkü dedem yok... Bu benim için o kadar kıymetliydi ki çünkü sevildiğimi hissederdim. Bir de çok güzel pişirirdi. Kimse onun gibi pişiremiyor... Dedecim, torunun yine aç kaldı sen neredesin?
Reklam
Beni fark ettiğin anda ve bunu benimde bildiğim anda ne senin senliğin ne de benim benliğim kalır. Geriye sadece içimizde taşıdığımız Âdem ve Havva, ve aramızdaki ezel olasılığı kalır. Bu yüzden şimdi sadece yüzümü değil kalbimi de her an izleyen bir çift göze dair terbiyeyle, aramıza bir uçurum koyuyorum. Senden kaçıyor, kendimi senden gizliyorum. Ama. Aşkın koşulanda değil kaçılanda, açılanda değil kapananda olduğunun da bilgisindeyim. Peçemi örterek açıyorum sana kapılarımı. Dahası, ezelî bir bilginin ürpertisi yüzüme sinerken aramıza bir senlik ve benlik davası sokuyorum. Seni ben karşısında tanımlıyorum yani. Sana yer veriyor, baha biçiyorum. O dairede kendimi tamamlıyorum. Senden gizlenerek seni sen, beni ben yapıyorum. Böylece benim için taşıyabileceğin bütün anlamların farkında olduğumu da beyan ederek senin erkek benim kadın olduğumuzu yüzüme indirdiğim şu peçede aşikâr ediyorum. Bu halimle seni bir mümkün olarak gördüğümü itiraf ediyor, senle ben arasındaki bütün ihtimallere evet diyorum…
YENİ GÖK Yağmurlar geldi-geçti, ben ıslanmadım Sular çalkalandı Cristalia Bulutlar sürüklendi gözümün önünde Yıldırımlar dilimde çatal, dudağımda sen.. Yağmur çizildi uzaklara, kokusu geldi renklerin Şimdi saçların hala siyah ve ıslak mı Hani, saçlarının arasından yıldızlara bakardım Kokuna kurban İsmail'dim ben, gözün o kör bıçak mı? Yağmurlar yağdıysa bilemedim, ama toprak ıslak Ayak izlerin derin, bardağın ılık, küllerin sıcak Göçmen kuşların yolu silinse de rüzgardan Bambaşka bir gök buldum, kuşlar yine uçacak Fırtınadan bereli bir yaprak, düşünde koptuğu dal Ama toprak olmak düşünü kuranlar kazanacak... ŞâH
Ölüm meleği oradan bir müminin evine geldi. Ona:- Sana söyleyecek gizli bir sözüm var! dedi O kişi: Söyle, nedir? diye sordu, Ölüm Meleği: Ey kişi! ölüm meleği dedikleri melek işte benim! dedi. O da: Merhaba! Geç geldin. Seni bekliyordum zaten!şimdiye kadar hiç gazi bir kimse benim yanıma gelmiş değildi. İşte, buyur, al canımı! dedi, Ölüm meleği: - Biraz otur. Ne hacetin varsa onu gör. Ne isin varsa onu da yap! dedi, Mümin kişi: - Benim Allahım'a varmaktan başka önemli işim yoktur! dedi. Ölüm meleği de: Öyleyse ne halde dilersen canını o şekilde alayım! dedi. Mümin kişi de: - Sabret ki, abdest alıp namaz kılayım! Ben secde halinde iken sen de canımı al! dedi. Ölüm meleği de onun dediği şekilde ruhunu aldı.
Sayfa 20
Babalar Günü
Bugün bayram ve en önemlisi babalar günü elini öpüp babalar gününü kutlayacağim bir babam var Allaha şükürler olsun. Ama ben en sevdiğim, babam dediğim adamı bana kırgın bir şekilde kaybettim. Eskiye dönüp birini geri getirme şansım olsaydı. Kesinlikle bu o olurdu. Sen çok iyi bir babaydın ama oğlun nankör çıktı. babalar günün kutlu olsun BABAM❤😥
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.