Şimdi arasam ne derim bilmiyorum, ne dersin, ne kadar susarız?
Şimdi arasam seni, arayabilsem..
Bildiğim tüm dillerde “dön” desem sana, diyebilsem..
Bu kadar insan olmasam ben,
Bu kadar insan olmasan sen,
Böyle gururlu, böyle afsız.
Vicdanım acıyor,
Sarılsan geçecek,
Gelsem şimdi sana,
Öyle aniden,
Bağırsam biraz gözlerinin içine baka baka, seni nasıl sevdiğimi,
Seni nasıl büyük,
Seni nasıl anne gibi,
Seni nasıl herşeyden çok sevdiğimi bağırsam.
Dökülsem sana,
Dökülebilsem..
Bu kadar insan olmasak biz,
Böyle kibirli, böyle inatçı.
Umudum azalıyor.
Sarılsam geçecek.
Keşke hiç olmasaydın şu dünyada, keşke sana hiç rastlamasaydım, keşke canlı bir varlık olacak yerde esinli bir ressamın yarattığı bir tablo olsaydın. O zaman resminin önünden hiç ayrılmaz, sonsuzcasına sana bakardım... öper, öperdim seni. Sonsuz güzel bir düş gibi seni yaşar, seni solur ve... mutlu olurdum. Başkaca hiçbir isteğim olmazdı hayattan. Uyurken, uyanıkken koruyucu meleğim olarak seni çağırırdım. Tanrısal, kutsal bir resim yapacağım zaman yine seni çağırırdım. Oysa şimdi... Ah ne korkunç bir hayat bu! Yaşıyor olmanın ne yararı var? Bir delinin yaşamının, ailesi ve bir zamanlar kendisini sevmiş dostları için hoş bir yanı var mıdır? Tanrım bu nasıl hayat böyle! Düşlerle gerçeklik hep çatışma içinde!
Ben seni koruyamadım çocuk, özür dilerim. Seni yeterincede sevemedim, hayat telaşı işte.
Soluklanacak anlarda da sana vakit ayırmak, yaralarını sarmak yerine başkalarının yaralarına merhem olmakla meşguldüm.
Senden çaldığım ilgiyi şefkati çıkarları kalmadığında ölü numarası yapıcak insanlara verdim.
Yapmadım diyemem bütün bunları , yaptım
* İlahi Rahmet her an tecelli halindedir. İlahi kameranın altında olduğumuz unutulmamalıdır.
* İbret almak ve şükretmek için kalbin tekâmülü şarttır. Mümin kalbini tekamül ettirip rahmet insanı olmaya niyet etmelidir.
* Kul daima ilahi azameti okumalıdır. Nasıl ki kâinat daima denge halindeyse, kul da ilahi emirlere uymakla bu ahengi devam ettirmelidir.
* Nefsani arzular gönül aynasını buğulaştırır.
* Mümin, devamlı af halindedir. Affede affede affedilmeye layık hale gelir.
* Kibir, cehennem mahsülüdür. Kibir, kalbin kanseridir. Kibrin ilacı tevazu, mütevazı ve hiçliktir. Mütevazı kullar merhametli olur. Merhamet ise imanın ilk meyvesidir.
* Ben, ene olmamalıdır. (Sen çıkınca aradan, kalır seni yaradan).
* Bir mümin, bir müminin; birbirini yıkayan eli gibi olmalıdır.
***** Korkulukta, korkmayı temsil eden tek şey belki sadece ismiydi. Korkuluk olmasına karşın kimseye zararı yoktu. (syf.5)
İsimlerin, etiketlerin, nesnelerin anlamlarına ne kadar çok takılıyoruz. Aslında her birine verdiğim isimler, etiketler veya anlamlar sadece bizimle ilgiliymiş. Bizler sıklıkla birilerini veya bir şeyleri verdiğimiz anlama
Sen geliyorsun içimin dağınıklığı toparlanıyor
Baş köşede beş yüz yıldır var gibisin.
Ellerim seni bekliyor.
Yüzüm sana tapınak
Sen varsın, evim ömrüm sen kokuyor.
"Çünkü seni kendimden de sakınmak istiyorum.
İlk kez böylesine aşık olduğumu bilir misin?
Dua gibi huzursun kalbime ama
Ya imtihanımsan?
Bir insan hem huzurlu hissettirip hem nasıl can yakabilir?
Sadece bir gün olurda karşılaşırsak diye
Umut ediyorum, gözlerime baktığında, göz bebeklerinin büyüdüğünü görmek istiyorum.
Sırf şu Umut ve zamana tutunuyorum.
Uçan kuştan medet umduğumu bilir misin? Sana bu kadar sevgi ve sinir doluyken
Bir bakışın ile yerle bir olduğumu bilir misin?
Ey yarim ben denizdim sen çimen
Hayatında oldu mu hiç seni benim kadar
Çok seven..?
Dualarıma emanetsin
Ama kapasam gözlerimi
'Gel' desem çabucak gelir misin?
Gelsen toplasan beni,
Görsen hissetsen sevgimi
İmtihanım yerine kabul olan duam olsan..🤲🏻
Ben gözlerinde kaybolsam, kendimi bulsam..
Herkes ten tene olmayı aşk sanarken
Benim yan yana olduğumuzda kalbimin atışlarını görsen
İşte o zaman da beni yok sayabilir misin?"🌸
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme
"Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım"
Kitabın ilk başları, dürüst olmak gerekirse, bana göre sıkıcıydı. İnsanları şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz canımızı mı sıktılar? İnsanların kullandığı suya ver 100 lira zam; çizdiğimiz sınırdan bir gıdım öteye mi gittiler, elektrik'e 200 lira zam ekle filan; yok kafa koparmalar, yok katletmeler, vampirler kurbanın kanını içer, sonra kurtlar
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
.
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme
Dini bütün yaşlı ve fakir bir kadın her sabaha duâ ve hamd ile başlardı:
“- Allah’ım, bize verdiğin nimetler için Sana şükürler olsun.”
Kadının sefaletine rağmen nasıl şükredebildiğine şaşıran yan komşusu hemen onu tersleyerek:
“- Allah seni unuttu zavallım, unuttu!” derdi.
Bir akşam komşusu yaşlı kadına oyun oynamak maksadıyla içinde meyve, sebze, ekmek vs olan torbayı kapısının önüne bıraktı.
Ertesi sabah teyze kapıyı açıp da yiyecekleri görünce sevinçle:
“- Bu gönderdiğin yiyecekler için, Sana şükürler olsun Allah’ım!” dedi.
Bunun üzerine, onu seyreden komşusu seslendi:
“- Allah seni unuttu be kadın! O yiyecekleri ben aldım!”
Ancak yaşlı kadın hiç istifini bozmadı:
“- Yüce Allah’ım! Sana ne kadar şükretsem azdır. Hem bu yiyecekleri göndermişsin, hem de parasını Seni unutup gaflete dalan bir kuluna ödetmişsin!”