Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
En küçük çaba bile artık nefesimi kesecek kadar yoruyor beni. Herkes anlamına kendi ulaşsın istiyorum artık. Kimse ben kendimce bazı anlamlar ararken tek cümle kurma gayretinde bulunmamışken ve ben bulduğum tüm anlamların altında ezilirken bana sormasın istiyorum. Yalnız olmak istemeyen kimselerin bana gelmesini istemiyorum. Kimsenin yalnızlığına ses olacak biri değilim. O kadar yokum doğrusu. Bir yalnızlığı dağıtacak kadar gücüm de yok anlatacak tahammülüm de yok. Gelmeyen herkesin de suçunu habersiz olanlara yüklemek benim seçimim. Yanlışı da doğrusu da bana. Neyin altına giriyorsam bundan sonra, seçimim dahilinde giriyorum. Herkes kendi cehenneminde yansın. Cennette olan zaten olduğu yerden düşe kalka kaçmaz.
Reklam
Hangi halde olursan ol, ya da seni sevmeyen kişiler olsa da, sana yol gösteren “Başkalarına katkıda bulunuyorum” yıldızını gözden kaybetmediğin sürece yolunu şaşırmazsın ve ne istersen yapabilirsin. Sevilsen de sevilmesen de buna aldırış etmezsin ve özgürce yaşarsın. O zaman, burada be şu ânda içtenlikle dans edelim ve içtenlikle yaşayalım. Geçmişe de geleceğe de bakmayalım. Her ânı tam bir an olarak dans gibi yaşayalım. Kimseyle rekabet etmemize gerek yok ve varış noktasına da ihtiyaç yok. Dans ettiğin sürece, zaten bir yerlere varırsın. … “Ben” değişirse, dünya da değişir. Yani dünya sadece benim tarafımdan değiştirilebilir ve onu benim için başka kimse değiştiremez. Adler psikolojisini öğrendiğimden beri gördüğüm dünya bir zamanlar bildiğim dünya değil.
Sayfa 284
“Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.”
Sayfa 259 - Hikmet BenolKitabı okuyor
Düşünceler kafanıza üşüşmeyi sürdürecektir, ama onları bir kenara itmeye çalışın. İki seçeneğiniz var: ya zihninizi denetleyeceksiniz ya da zihninizin sizi denetlemesine izin vereceksiniz. İkincisine alışkınsınız zaten korkular, nevrozlar, güvensizlikler içinde savrulup gidiyorsunuz, çünkü hepimizin kendi kendini yok etme eğilimi var. Delilikle kontrol kaybını birbirine karıştırmayın. unutmayın ki Sufi geleneğinde Üstat Nusrettin’e herkes deli der. Zaten bu yüzden, herkes onu deli sandığı için o da her istediğini söylemekte her istediğini yapmakta özgürdür. ortaçağlarda saray palyaçoları da aynı durumdaydı; vezirlerin kafalarını kaybetmek korkusuyla dile getirmedikleri pek çok konuda yorum yapabilirlerdi. Sizler de aynı şeyi yapabilmelisiniz; Deliliği elden bırakmadan normal insanlar gibi davranın. Farklı olma riskini göze alın, ama bunu fazla dikkat çekmeden başarmaya bakın. Gözünüzü şu çiçekten ayırmayın, gerçek ‘ben’ in ortaya çıkmasına izin verin.
Sayfa 112Kitabı okudu
208 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 9 days
dürüst yorumum
Tüm düşüncelerimi yazacağım bir noktadan sonra spoiler içerecek Yazarın acemi olduğu aşırı aşırı belli oluyordu mlsfff sen 200 sayfalık bir kitapsın hani punton falan da büyük nasıl böyle ağır hissettirebilirsin yazar sanki neyin üstünde durması gerekiyorsa durmamış ve neyin üstünde durmaması lazımsa özellikle onların üstünde durmuş bir yerden sonra aşırı sinir bozucu betimlemedir saçma detaylardır aşırı fazla var ve yazarın kalemi de güçlü olmayınca bu soğutuyor normalde çok severim. Ben kızları daha çok tanımak isterdim böyle bile bağ kurabildim ama bazı kardeşler aşırı arka plandaydılar yine de keyifli miydi evet keyifliydi ben biraz abartıyor olabilirim ama aldığı övgüyü de ünü de asla hak etmiyor aile her şeydir nokta sanki ozet sadece bu simdi spoilerli yorum gomucem altini okumayin okumadiysaniz SPOILER OKUDUK DA SİMDİ NE OLDU NİYEYDİ BUNLARRRR ÖLÜMLER AŞIRI SPESİFİKTİ AMA TEK Bİ NEDEN YOK BİR İPUCU SEBEP YOK yok bi sey yok 100 sayfa azgin aptal erkek cocuklarin aptal saptal fantezilerini okumaktansa biraz detay verseydin biraz kizlardan bahsetseydinn Lux haric kimsenin karakteri yok kitapta o bile yani bilmiyorum aşırı derine inilmemiş ama bi milyon paragraf erkek cocuklarinin aptal saptal hareketlerini okuduk bu beni çok soğuttu 100 sayfa yetermiş madem diğer şeylere inmek istemiyor yazar ve bazi yerlerde mantik hatalari sezdim bilmiyorum sanki yazarda da bi tik Türk düşmanlığı olabilir emin olamicam kesin bir şey diyemem. Böyle sevilen kitaba da kötü yorum görünce linçlenicem belki ama düşüncelerim bunlar her kitabi da övmemek lazım gaza gelip bu da iş sonuçta
Bakir İntiharlar
Bakir İntiharlarJeffrey Eugenides · İnkılâp Kitabevi · 2007915 okunma
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.