"Sana bir kez daha tutuldum..."
Merhaba sevgili. Umarım güzel bir bayram geçirmişsindir. Ben İstanbul'daydım. Senin şehrinden, sana da zamanında bahsettiğim iki arkadaşımdan birisi geldi. Birkaç kez onunla buluştum, onun dışında tek başımaydım. Alıştım sevgili :)). Bugün yine bir şeylerin yıl dönümü. Yine kim bilir ne için yazmaya başladım değil mi sevgili, kim bilir o gün
"Hani evde çok sevdiğin bir yemeği yersin, sonra dışarı gidersin aynı yemekten dışarıda da yersin. Aynıdır yani, malzeme aynıdır, yağ aynıdır ama tadı aynı değildir. Bakarsın 'Eksik bir şey mi var?' dersin eksik bir şey de yok, her şey tamam ama tadı aynı değildir ya. Ben acaba o tadı mı bulamıyorum? " Leyla ile Mecnun/41
Reklam
Köye geldim. Herkes köye gider. abartıyor muyum bilmiyorum ama sanmıyorum da, sanmadığım şey şu 'köylerin aynılığı'. Bir örnek; su ya da elektrik gidiyor. Herkes hep bir ağızdan 'bu bayramda da su yok'. Neden yok? Şundan yok. Muhtar yapsın. Ne yapsın? Bilinmiyor. Geçelim. Köye gelen özüne dönüyor. Nasıl dönüyor? Bir örnek; adam müftü normalde sövmez ama köyde sövüyor. Sövgüsünün bir şeyi ağarttığı da yok. Bir örnek daha; İstanbul'da tirenciyle takılan kız burada davul zurnaya eşlik ediyor. İstanbul'da 'yeter artık ya bu ilkel aletler yaa' olur. Emin değilim ama köy, insanın özündekini dışa vurma alanlarından biri. Bu şehirde de olur elbette. Ama şehirde utanıyoruz. Köyde, 'bizim insanımız' utanmamızı engelliyor. Saçma ama öyle. Diğer bir aynılık da belli yaşın üstündeki adamlar olaylara karşı o kadar sönük ki; her döngüsel olay onun zihnindeki bir yerden çıkardığı şablonlarla idare ediliyor. Açmayalım şöyle bağlayalım; "Ben ise hem gidebildiğim kadar çok çabuk, hem de mümkün olduğu kadar çok uzağa gitmek isterdim. Neden işler olduğu gibi? Niçin gönlüme göre kanun icat olmuyor? Niçin hiç kimse hep bir anki, hep o anki akıl düzeninden şikâyet etmiyor?"
En küçük çaba bile artık nefesimi kesecek kadar yoruyor beni. Herkes anlamına kendi ulaşsın istiyorum artık. Kimse ben kendimce bazı anlamlar ararken tek cümle kurma gayretinde bulunmamışken ve ben bulduğum tüm anlamların altında ezilirken bana sormasın istiyorum. Yalnız olmak istemeyen kimselerin bana gelmesini istemiyorum. Kimsenin yalnızlığına ses olacak biri değilim. O kadar yokum doğrusu. Bir yalnızlığı dağıtacak kadar gücüm de yok anlatacak tahammülüm de yok. Gelmeyen herkesin de suçunu habersiz olanlara yüklemek benim seçimim. Yanlışı da doğrusu da bana. Neyin altına giriyorsam bundan sonra, seçimim dahilinde giriyorum. Herkes kendi cehenneminde yansın. Cennette olan zaten olduğu yerden düşe kalka kaçmaz.
Anı anlatıyorum çünkü neden olmasın 9. sınıfın ilk haftaları bizi 15 temmuzla alakalı bi gosteriye goturduler burda biai yok sonra biz gosteri bitince cıktık dısarı servis bekliyoruz diger okullardan da gelen ogrenciler var bende iki arkadasimla kaldirima oturdum tam bi 20-25 adim ötemizde de 12. sıniflar (Baska okuldan) boyle bi 10 tane fln erkek ogrenci vardi o 10 ogrenciden ikisi yan yana biri gozlerini dikip bana bakıyodu bide telefonla konusuykdu yanindaki de eliyle bizi (ben ve arkadaslarimi) gosterip bisiler dedi dedigi gibi Telefonla konusan cocuk sırıttı (telefonla konusurken dik diik bana bakıyo) sonra eliye gel gel yapti bana bende tabi tırstım bi an kalkıp bizim diger kızlarin yanina gittim. (Oyle anlatim dedim canim sıkıldı)
Okul var mı yok, eğitim var mı yok, iş var mı yok, meslek var mı yok, para var mı yok, akıl var mı yok, zeka var mı yok, girişimcilik var mı yok, vücut geliştirme var mı o da yok? Ee ben salak mıydım evlenecem kazandığım paraları sana yediricem?
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.