"Ölsem ne, yaşasam ne, ne anlamı var ki ikisinin de? Anlamı bu işte, bu kadarcık işte, yok –gelişine bam bam bam, yaşa, geç ve öl, hepsi bu; çok da büyütülecek bir mesele değil hani."
"Dalgınca gülümsedi bu lafının ardından, mutlu gibiydi, oysa hüzünlü bir hatıradan bahsettiğini sanmıştım. Hüzünlüydü belki de kestiremiyordum."
"Yalnızlık, diye geçirecek aklından, bu, bu çok acaip, beni bana bırakmayan, köşeleri keskin bir yalnızlık."