Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yakamoz& Papatya -9
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Reklam
Derya'dan habersiz mahiler . Türkiye'nin batılı olması kendi kültürünü korumasıyla mümkün olacaktır dünyada başarıya ulaşmış taklit ülke yoktur . Bizde gösteriş merakıyla Nazar korkusu at başı gider gezip dolaştığım ülkelerin Hiçbirinde yeni Türkiye kadar gösterişe düşkünü bir yer görmedim dersem abartmış olmam herhalde bunun nedeni insanların kendi iç dünyaları ve değerleri için değil birbirleri için yaşamakta oluşlarıdır Zenginliğin güzel arabanın mal mülk sahibi olmanın tek zevki Başkalarına bakın sizde olmayan şeyler bende var der gibi dolaşabilmek paraya ve güce tapan bu toplumda kendini en yukarıda hissedebilmektir . Ilişkilerimize Göçebe kurallarına uyar Çünkü dostluk bir yerleşik düzen işidir bir yerde uzun süre oturan insanlar kendilerinden sonraki kuşaklar adına da komşularıyla Uzlaşmak ve iyi geçinmek zorundadırlar Çünkü bir ömre beraber geçireceklerdir çocukları torunları da birlikte yaşayacaktır Oysa göçebenin dosta ihtiyacı yoktur bir gün rastladığı adamı ertesi gün görmez bile
Ya Sabr.
Birkaç husus hakkında yazmak icap etti zannederim. Kolay kolay kimsenin yaptığı bir etkinliğe veyahut iletisine yorum yapmışlığım yoktur, çünkü bana ne? Arkadaşlar 1.si çekilişte “ ehli sünnet yazar “ koyma şartı tamamen benim tasarrufumdadır. Hediye olarak para değil, o tutarda seçtikleri kitapları hediye ediyorum. Bu şart olmayan çekilişler de
#Filistin
İbrahim Aleyhisselamı ateşe atılacağı zaman, bir karınca, ağzıyla su taşıyor. Mübarek bir zat diyor ki: — Sen yaklaşamazsın bile bu ateşin yanına, bu suyla bu ateş söner mi? — Sönmez elbette, sönmeyeceğini ben de biliyorum. — Peki, niye taşıyorsun? — Tarafımı belli ediyorum. Ben ateşi söndürmek tarafındayım. Diğer tarafta ise yılan devamlı
448 syf.
8/10 puan verdi
Allahım çıldırdım okurken...okumak icin surekli erteledigim bir kitapti ve dün gece başlayıp bu gün bitirdim. Karakterler arada bi sinir krizi gecirtselerde bunu kendi sinir problemlerim yuzunden oldugunu var sayıyorum. Tum kitaplara tezat bu kitapta kız karakterimiz kadinlara olan baskıyı dile getiriyor bu hosuma gitti çünku artik sıkmıstı bakire
Saklambaç
SaklambaçN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20224,738 okunma
Reklam
Oku gullersin...
Bu gün evdeydik fark ettim salonda kimse yok bomboş dedim kesin burda cin var sol elimle bi nah çektim sesi felaket yayildi neyse bizim köy evinde de kazlar civciv çıkartmiş dedim gideyim bakayım meyerse babam tel ile sarmis etraflarini bende teli görmedim takıldim ve düştim sol elim kan içinde kaldı sanirim çarptilar beni... sende anlat bi aninı
Gösteriş Merakı ile Nazar Korkusu
"Bizde gösteriş merakı ile nazar korkusu at başı gider. Gezip dolaştığım ülkelerin hiçbirinde yeni Türkiye kadar gösterişe düşkün bir yer görmedim dersem abartmış olmam herhalde. Bunun nedeni insanların kendi iç dünyaları ve değerleri için değil birbirleri için yaşamakta oluşlarıdır. Zenginliğin güzel arabanın, mal mülk sahibi olmanın tek zevki, başkalarına, Bakın siz de olmayan şeyler bende var der gibi dolaşabilmek paraya ve güce tapan bu toplumda kendini en yukarıda hissedebilmektir.
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Ben bu ırka katlanamıyorum; insan onların içinde hep kötü bir çevrededir, ayrımların bilincine varabilecek bir parmak yoktur onlarda, -ne yazık ki burada bir ayrımım bende! Beceremezler düzgün yürümeyi bile o incelik yoktur ayaklarında…Gerçeğini düşünürsen ayak ne gezer Almanlarda: onların yalnızca bacakları vardır…Bilmezler Almanlar ne denli bayağı olduklarını da, oysa bayağılığın son aşamasıdır bu, onlar utanç duymazlar birer Alman olduklarından bile…Her konuşmaya karışırlar, son sözü kendilerinin söyleyebileceğini sanırlar; korkarım benimle ilgili söylenmiş sözlerinin olmasından. En kesin kanıtıdır baştanbaşa yaşamım bu tür tümcelerin. Boşunadır orada benimle ilgili düşünceli ince bir davranışın izlerini aramam. Bunu gördüm Yahudilerden, oysa Almanlardan görmedim doğrusu. Alçakgönüllüce davranırım insanlara, iyi olmasını isterim tüm insanların, böyledir benim eğilimim, - ayrılık, başkalık gözetmem, yetkim olmasına karşın: oysa bir engel değil bu gözlerimin açık olmasına.
Reklam
Kapağında köpek resmi var diye bu kitabı sana aldım. İyisi mi Bengi, acılarımız üzerinden başkalarıyla rekabete girişmeden ben eski fotoğraflarıma sinen ıssızlığı anlatayım, sen de köpeğin Sefil’i. *** Babannemle çekildigim biricik fotograf karesine dalıp gidiyorum. Hayatta olsaydı yine sabahın alaca karanlığında arayıp “ Rüyamda seni hiç iyi görmedim oğul, göğsüme bir acı saplanıp durdu, neyin var diye mutlaka sorardı. Bende yine ısrarla “ İyiyim anneciğim, Allaha şükür hiç bir sıkıntım yok “ diye yalan söylerdim. Benim bir başınalığım böyle Bengi. İstersen sen Sefil’in sefaletini anlat. Yahut sen hiç kendini yorma,bu öykü ikimizin olsun.
Sayfa 20 - Günler eskidikçe/ Muhsin Macit
Bir yol
Sayfa 77 Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar. Istiraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla, yahut hayatımizın tabii muhitiyle sikı bir alakası olsa gerek. Bir: muharririn dediği gibi, falan yerde en kesif siddetinde olan bir acı iki yüz kilometre daha ötede ve baska insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabili tahammül oluvor. Bununla beraber acıdan acıya fark var. Ve benimki acılarn en büyüğü, evlat acisıydı, üstelik de yağmur yağıyordu. Oh, size bu yağmurlu günlerin bende yaptığı aksülameli nasil anlatmali? Böyle günlerde ben değişir, büsbütün başka adam olurum. Başka bir adam, tam kelimesi değil... Bütün bir mazi, en kötü, en karanlık, en tamir edilmez taraflarıyla içimde canlanır, hortlaklarımla baş başa kalırım. Böyle zamanlarda hayat sanki bütün çeşmelerini kapatır, yalnız bir tanesi, azap ve üzüntünün kaynaği kalır ve ben onun bulanık aynasında bütün ömrün en kötü muhasebesini yapa yapa kendimi seyrederim. Bu sefer de öyle oldu; her zaman ayak basar basmaz gündelik üzüntülerimden sıyrıldığım, yalnız kendimin olduğum Haydarpaşa Garı bana bu sefer büyük ve karanlık bir lahit gibi geldi. Trene aynı ruh haleti icinde bindim. Izmit'e kadar hep ayni ıslak ve rutubetli hava icinde, tupkı bir olukta seyahat eder gibi geldik. Hiçbir șey düşünmedim, hiç kimseyi görmedim, Sadece vagonların üstüne ve pencerelerin camlarına değdikce yağmurun çikardığı sesi dinledim. Bir tabutta uyananlar, yeraltinın mutlak sessizliğinde kendi nabızlarını ancak böyle dinlerler.
423 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bitti. Ben de bittim. BENİ DE BİTİRDİNİZ!! Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorum şu an. Bir sürü şey yazmak istiyorum ama toparlayabilir miyim bilmiyorum... :') İlk kitaba göre çok daha tempolu ve akıcıydı. Bu kitapla daha derine indik, inmekle kalmadık yaraları iyice deştik ve bunların üstesinden gelmeye çalıştık (ben gelemedim.) Kitabın
The Raven King
The Raven KingNora Sakavic · Smashwords Edition · 201322 okunma
1.095 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.