“Ölümü son çıkış olarak düşüneceksin. Bil ki kimse seni bundan alıkoyamaz ve tam da bu nedenle, elinin altında olduğu için onu yedekte tut, sonuna kadar. Diyelim ki geceleyin bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu, başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay, daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta en korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun. Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar... Hayat bu, de kendi kendine, ikince kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin. Beni sorarsan, ''imdat çıkışı'' sayesinde ayaktayım. Çünkü emrimde, ve onu kullanmayacağımı biliyorum. Ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim!”
öyle büyük olmalı ki aşk, karanlığından da fazla,
'sende aşk yokmuş' dememeli kimse kimseye
'aşk kalmamış dünyada' demeli, 'suç bende değil'
'yoksa ben de âşık olmak isterdim sana, ama yok,
yok ki aşk dünyada ben nereden getireyim?'
"Beni sorarsan, "imdat çıkışı" sayesinde ayaktayım. Çünkü emrimde, ve onu kullanmayacağımı biliyorum. Ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim!"
“Nasılsın Tom?” dedi Dumbledore, ona doğru yürüdü ve elini uzattı. Çocuk bir an tereddüt etti, ama sonra elini tuttu ve tokalaştılar. Dumbledore, Tom'un yanında duran hayli sağlam görünen bir sandalyeye oturdu, bu şekilde tıpkı bir
hastanedeki hasta ve ziyaretçisi gibi görünüyorlardı.
“Ben Profesör Dumbledore.”
“Profesör?” diye tekrarladı
ARTIK her şeyi anlıyorum. Ve bu bana (garip değil mi) ızdırap veriyor. Kafamın hızla kategorilere doğru yol alması, her şeyi yerli yerinde görebilme yeteneği canımı sıkıyor. Oysa daha gençken hiçbir şey bilmiyordum ve bilme arzusu bende büyük bir taşkınlık yaratıyordu. Şimdi her şeyi yine BILMIYORUM ama ANLIYORUM. İçimde yatan mitralyöz kullanma duygusu küllenmedi. Yine de bunu anlıyor olmak acı veriyor bana. Mitralyöz kullanmanın gerekliliğini anlıyorum ama eskiden yalnızca isterdim.
Bende isterdim geçmişimden koşar adım kaçıp, yepyeni başlangıçlara yelken açmayı. Ama ayağımda annemin terlikleriyle en fazla bakkala kadar gelebildim.
Ve böylece kendime bilici adına şunu sordum :Ne bilgileri ne de bilgisizlikleri bende olmaksızın olduğum gibi olmayı mı isterdim, yoksa her ikisinde de onlar gibi mi? Ve kendime ve biliciye benim için olduğum gibi olmanın en iyisi olduğu yanıtını verdim.