Ben şehid-i tığ-ı aşk oldukça rah-ı yarda
Yumadan defn eylenüz tenden gubarı gitmesün.
(A dostlar!) Ben sevgili yolunda aşk kılıcıyla şehit olduğum vakit beni yıkamadan gömün ki gözüme sürme edindiğim sevgilinin ayağının tozu bedenimdenn ayrılmasın.
Zeynep nişanlanır, boy boy nişanlısı ile resim paylaşır. mehmet evlenir,eşinin resmini profil yapar .Eminenin çocuğu olur günlerce resim paylaşır .maşaallah diyin der
bahar eşine hazırladığı
ikramları özenle hazırlar ki yüz üstünden yüz beğeni alsın diye
elif lokantaya gider yemeğini paylaşacağım diye .o yemeği bin bir hale
sokar.
böylece mahremiyet paramparça olur
Elalemin için de eşinin koluna dahi girmeye utanan dedelerimizin,yatak odasını paylaşan torunları nasıl olduk .?
yemeğin kokusu başka birine gitmesin diye özen gösteren nenelerimizin,yediklerini,içtiklerini,paylaşan torunları nasıl olduk?
Eşlerinin isimlerini söylemekte dahi ar eden
büyüklerimizin çocukları nasıl oldu da bu kadar rahat oldu?
aman nahmarem görmesin diyerek. beni gece gömün diye hz.Fatma ve fatma yürekli kızlardan ,nasıl oldu da boy boy resim paylaşan kızlar olduk?
Dar giyinmekten kaçınan kendisinin,iffetini muhafaza eden erkekler,
nasıl oldu da dar paça pantolon giyen vücudunu ortaya çıkaran kıyafetleri tercih eder oldu ?
hamileliklerini bile saklamaya çalışan günlerce evden çıkmayan anne babaların evlatlarıydık biz.
Biz özümüzü nasıl böyle kaybettik.
"...Rabene heb lena min ezvacina ve zurriyyatinâ kurrate a'yunina vec 'alna lil muttakine imama(imamen)
anlamı:
..."Rabbimiz!bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışlar ve bizi takva sahiplerine önder kıl !"
Kabul ediyorum, yüklerin çoğu hayaliydi. Ama benim için hayal gerçekten daha fazla acıtacak kadar hissettiriyordu kendini. Bir şekilde, bütün acıları gördüğümü, bütün hıçkırık cinslerini duyduğumu düşünüyordum. Sanki, dünyayı bacaklarının arasından çıkarmış bir kadın gibiydim. Her yerini ve her şeyini biliyordum, doğurduğu bebeğini tanıyan bir anne kadar... Her şeyi bildiğim için vasiyetimde tek bir cümle olacaktı:
"Beni yüzüstü gömün. Çünkü yeterince gördüm!"
Ölümünden sonra da, temiz bir toprak parçasına gömülememek düşüncesinden aklı çıkar, evladına vasiyet eder; “Beni gasp edilmemiş bir toprak parçasına gömün” der. Günümüz açmazlarını kendi zamanında, milimi milimine yaşamıştır büyük imam.
Ebu Hanife,
Batılılar!
Bilmeden Altı oğlunu yuttuğunuz
Bir babanın yedinci oğluyum ben
Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden Babam öldü acılarından kardeşlerimin
Ruhunu üzmek istemem babamın
Gömün beni değiştirmeden
Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var Karşınızdakini değiştirmek
Beni öldürseniz de çıkmam buradan Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
Fakat değişmeyecek ruhum
Onu kandırmak için boşuna çok dil döktüler Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler
O gün gün eridi ama çıkmadı dayandı
Bu acıdan yer yarıldı gök yandı
Onurdan bir sütuna döndü göğe uzandı
Batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan âciz kaldı
Hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar
En onulmaz yarası olanlar
Ta kalblerinden vurulmuş olanlar
Yüreğinde insanlıktan bir iz taşıyanlar
(1969