Ortaçağ
Kitabı daha demin bitirdim ve bitirir bitirmez de hemen kitap hakkında bir inceleme yazmalıyım dedim. Öncelikle kitap tek kelimeyle muazzam. Benim bu kitabı okuma amacım Ortaçağ okumalarıma bir başlangıç yapmak istememdi ki kitap kesinlikle bana bunu sağladı. Yazar 
Susan Wise Bauer’in kitabın kapağında da yazdığı gibi Ms 4. yy’da Büyük Constantinus’un Milvia köprüsü savaşı ile Maxentius’u kalkanlarının üzerini haçlarla kaplayan ordusu ile yenmesi ve sonrasında Milano fermanıyla Hristiyanlığı kabulünden II. Urbanus’un 11. yy’da ilk haçlı seferi çağrısını yapması, pek çok hristiyan soylunun bu davete icabet etmesi ve en sonunda da Kudüs Haçlı Krallığı’nın ve Tapınak Şövalyeleri’nin kurulmasına kadar ki süreci gerçekten harika bir şekilde işlemiş. Yazarın önceki kitabı olan 
Antik Dünya’yı 2 kere okuduktan sonra bu kitabı okuduğum için önceki kitapta da bana sıkıcı gelen Uzak Doğu, Hindistan ve Amerika tarihine de artık alıştım diyebilirim. Bu bölümlere geldiğinde sıkılan arkadaşlara tavsiyem isimler üzerinde çok kafa yormadan genel olaya hakim olmaya çalışmaları olacaktır. Sonraki kitap olan 
Rönesans Dünyası’nı da bu kitabı okuduğum gibi zevkle okuyacağımı düşünüyorum..
Aydınlıksisli Kazi… Benim kalbi kırık dökük, ruhu yaralı kızım. Yaralarını kendine bile göstermekten korktuğu halde inatla gücünü koruyan kızım.
İlk defa fantastik bir hikayede kız karakteri çok sevdim. Zekâsı, becerisi özelliklede sinsiliğine bayıldım. Küçükken yaşadığı o kadar zorluğa rağmen direnmeyi ve mücadele etmeyi asla bırakmasına bayıldım. Bilmeceleri, hokkabazlıklarıyla her şeyiyle çok sevdim.
Jase ise genç yaşta omuzlarına binen ağır sorumluluklarıyla baş etmeye çalışırken Kazi ile düştükleri garip duruma önce kafa karışıklığı sonrasında ise gönüllü olarak ayak uydurmasını okumak çok zevkliydi. Daha birbirlerini tanımamalarına rağmen Kazinin korkularını görüp onun iyi hissetmesi için en başından beri hiç bıkmadan herşeyi yapması çok iyiydi.
Bu kitabı burda keşfettim, ara sıra da booktok videolarında da görüyordum. Ama çok tutulmadı gibi geldi bana. Sebebini bilmiyorum. Ben okurken hikayenin ortamını, ikisinin gözünden de anlatılmasını ve Jase ve Kazinin gerçektende tüm kitap boyunca yaptıkları hamlelerle birbirleri etrafında dans etmeleri bence çok güzel işlenmişti. Hikaye birazda Leigh Bardugo’nun Gölgeler ve Kemikler hikayesini andırdı bana. Onu sevenler bu kitabıda severek okuyacaklardır. O yüzden tavsiyem bu kitabı alın alın okuyun. Asla ama ASLA pişman olmazsınız. 
Hırsızların Dansı 
Mary E. Pearson
