Bir insanı arzuladığını söyleyen ama arzusunun içeriğini, onun bedenini, zihnini, cinselliğini, her şeyini ve her bir parçasını el koyarcasına istemek şeklinde açıklayan, “ya benimsin ya toprağın” diyen birisinin aşkla ilişkisi yoktur. Bir çiçeği seviyorum diye, tüm çiçekleri kökünden söküp kendi evine getiren bir kimse gibidir böyle tamahkârlar. Aşktan konuşan, âşık olduğunu söyleyen herkes, bu yüzden öncelikle kendisini tamahkârlığın denek taşında sınamalı, konuştuğu şeyin tamahkârlık değil, gerçekten “aşk” olduğunu bize kanıtlamalıdır.
Bazen gitmek istemez mi insan? Ruhunu uyutup,Dükkanı kapatıp"Gittim geleceğim" yazısını asmak işte öyle... Bazen kendinden bile gitmek ister
Sen benimsin öyle kal...
Seninle bir bütün oluyor dünya,
Sol yanım, seninle doluyor her anı.
Görülmeyen güzelliklerin sahibi,
Kalbimdeki en derin yeri kaplayan.
Nefesim, seninle anlam kazanıyor,
Her bakışında huzur buluyorum.
İçimde bir ışık, sadece seninle parlıyor,
Ve her gün daha da güzelleşiyorsun.
Sen benim ömrümün vazgeçilmezi,
Her adımda seninle güçleniyorum.
Seninle her şarkı daha bir ezgi,
Seninle her renk daha bir canlı.
Sol yanım, seninle tamamlanıyorum,
İyi ki varsın, iyi ki benimsin.
Her zaman benim sol yarım ol,
Seninle her nefeste hayat buluyorum.
"Gün, yeni doğanındır,
Kül, sönmüş ocakların.
Kılıç kahramanındır,
Köpek de sokakların.
Gündüz kelebeklerin
Gece yıldızlarındır.
Ölüler böceklerin,
Azap günahkârındır.
Sen de benimsin benim.
Ne olursan ol, kadın; şeytan, canavar, baykuş.
Yok kurtuluş elimden, elimden yok kurtuluş!"
Esas söylediğim
Bak ben zır deliyim
Ya benimsin ya da ölüsün
Budur tek söylediğim
N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver
Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver