Bu kitabı okuduktan sonra, bir Starbucks'a oturduğunuz da 'İşte kapitalist düzenin ana merkezi. İnsanlar neden kahvelerini evde yapıp içmiyorlar ki!' diye bakmak yerine, şirkete ve şirketin arkasında ki önemli vizyona daha derinlemesine bakabiliyorsunuz. 'Kapitalizm' diye baktığımız şeylerin aslında temelinde bir başarı öyküsü olduğu, buralara kolay kolay gelinmediğini gösteriyor bu kitap. İnsanların Starbucks'a gelmelerinin asıl nedeninin, özentilik ve kölelik olmadığını, aksine kendilerini güvende ve rahat hissettikleri için geldiklerini nedeniyle birlikte yüzünüze yüzünüze vuruyor. Diğer yandan Howard, Starbucks'ın büyümesinin ve yayılmasının, şirketin yapısını bozmayacağını, her zaman aynı vizyon da ve misyon da hareket edeceğini savunuyor.
Kısacası 'gönlünüzü işe verdiğiniz zaman' bir bardak kahve ile ve koyduğunuz vizyonla, dünyaya yayılabileceğinizi gösteriyor. 'Bir gün bu cadde de herkes Starbucks bardağıyla koşturacak.' diyen Howard, arkadaşı ona gülünce durmamıştı. Şimdi günümüzde bunu tüm dünyaya yaptırıyor.