Timur'un, Memluk Sultanı-Sultan Berkuk'a mektubu:
Allah sizin dualarınızı nasıl kabul etsin ki! Çünkü siz,haram lokma yiyenleri çevrenize doldurdunuz. Bütün nimetlere karşı nankörlük ettiniz. Yetimlerin mallarını aldınız, yöneticilerden rüşvet topladınız. Kendinize cehennemi hazırladınız. Ne kötü bir sondur o!
'Yetimlerin mallarını zor kullanarak yiyenler, karınlarına ateş doldururlar ve cehenneme gideceklerdir.'(Nisa Suresi 4/10)
.... Ey sapık düşmanlar, sizler bize kâfir diyebilirsiniz. Yeminler olsun ki, sizin fitneci kâfirler olduğunuz bizce malum.
Sayfa 49 - Bilge oğuz yayınlarıKitabı okudu
1392'de Memlük Hükümdarı Berkuk tarafından Bursa'ya gönderilen bir elçilik heyetinin burada Yıldırım Bayezid'e hil'at giydirmesi de Osmanlı hilafet anlayışı açısından önemli bir dönüm noktası olsa gerektir.
Sayfa 48 - Yeditepe, 1. BaskıKitabı okudu
Emir Timur
“Baban Berkuk bize karşı birçok yanlış davranışlarda bulundu Bu hareketlerden birisi , gönderdiğimiz elçiyi öldürmek oldu. Hiçbir padişah böyle bir şey yaptırmaz , elçilerin öldürülmesi doğru değildir. İkincisi , bizim nökerlerimizden atalmış’ı hapsetmişti. kendine ve ülkene acıyarak atalmış’ı bize gönderesin. Eğer aksine hareket eder ve baban gibi davranırsan müslümanların kanının vebali de senin boynunadır
Sayfa 147 - TimaşKitabı okuyor
Kitaba Saygıyı O yıllarda Unuttuk,
Bu ümmet kitap ümmeti idi ve 1600'lü yıllara kadar birçok kitap ve bilimin peşinde koşulmuştu. Ama zamanla kitaba olan saygıyı unuttuk ve tam tersi Avrupa'da kitaba olan saygı artmaya başladı. Bunun sonucunda Avrupa gelişirken, biz gerilemeye baş- ladık. Bu durumu, yani kitaba olan hürmetin düşmesini Evliya Çe- lebi hayıflanarak şöyle anlatır:
"Bir diyarda böyle değerli kitapların bulunduğu kütüpha- ne yoktur. (Viyana gezisinde ki kütüphanelerden bahsediyor) Ancak Mısır'da Sultan Berkuk ve Sultan Ferec Cami'nde, İs- tanbul'da Fatih Cami'nde, Süleymaniye'de, Bayezid-i Veli'de ve Yeni Cami'de de hesabını Âlemlerin Rabbi Allah bilir kitaplar vardır. Ancak bu Beç'te İstifan Manastırı'nda kitap daha fazladır. Zira her dilin kefere yazıları resimli kitapları, teşrih (anatomi) kitapları, Atlas, Minor, Coğrafiyye ve Papamonta adlı heyet ki- tapları gayet çoktur. Ama bizde "Suret haramdır" diye bu resimli kitaplar yoktur. Onun için bu Beç Manastırı'nda kitap çoktur. .....
Sayfa 194
Bir elçiyi tutuklamak, hele hele öldürmek bağışlanmaz bir suç olarak kabul edilir, hatta bir savaş nedeni olabilirdi. Bu cinayeti işleyenler hemen öldürülürdü. Bu durum, bir antlaşmanın geçersiz sayılması ya da bir sözleşmeye uyulmaması ile eş değerde tutulurdu. Timur, Seyfettin Berkuk yönetimi sırasında gönderdiği elçilerin öldürülmesi, Ferec zamanında ise kuyulu zindana atılmaları nedeniyle Memlukları asla bağışlamayacaktır.
Sayfa 299 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Dertlere bakış açım
Timur ile restleşip diplomatik yazışmalarda deyim yerindeyse "racon" kesen sadece Timur değildi. Timur, Memlük hükümdarı Berkuk'a mektubunda: "Askerlerimiz çöldeki kum taneleri kadardır" derken, Berkuk: "Koyunun fazlalığından kasabın ürktüğü nerede görülmüş" cevabını vermiştir.
Bedreddîn Mahmud Kahire'ye geldiğinde, münzevi hayatına rağmen şeyhin çok tanınmış bir şahsiyet olduğu bellidir. Bedreddîn Mahmud'un bu ünlü şeyhle ilişkisi konusundaki ana kaynağımız, torunu Halil b. İsmail'in eseridir. O çok övücü bir dille bahsettiği Şeyh Hüseyn-i Ahlâtî'nin, 156 "İbn Hâşim" (Hâşimî) olduğunu, yani İbn Hacer gibi, Peygamber soyundan geldiğini bildirmekte, Mevlevi tarikatına mensup bulunduğunu, derslerinde Mesneviyi şerh ettiğini ve kutb-ı zaman olduğunu söylemektedir. Onun kullandığı bu tâbir, İbn Hacer'in şeyhin kendisinin mehdi olduğuna inandığına dair verdiği bilgiyi teyid ediyor. Halil b.
İsmail'e göre, Bedreddîn Mahmud, Sultan Berkuk'un sarayında bu ünlü şeyhle karşılaşmış ve çok etkilenmiştir. O zamana kadar, özellikle de bir fakih olarak tasavvufa hiç de sıcak bakmayan, dervişlerin sultan tarafından sopa ile cezalandırılmasını dahi isteyen ve onlardan hoşlanmadığı için Şeyhûniyye Medresesi'ndeki odasına gitmeyen Bedreddîn Mahmud, bu zatın etkisiyle değişik bir ruh haline girmiş, cezbeye tutulmuş, bütün benliğiyle kendisini tasavvufa vererek onun müridi olmuştur. Bir rivayete göre tıpkı Mevlânâ'nın Şems-i Tebrizî ile karşılaşarak cezbeye tutulduğunda kitaplarını Karatay Medresesi'nin havuzuna attığı gibi bütün kitaplarını Nil nehrine atmıştır. Tam üç defa şeyhinin talimatı uyarınca uzun süren halvetlere girmiş, hatta birinde ciddi bir şekilde hastalanmış ve yine şeyhi tarafından tedavi edilmiştir.
Berkuk’ un Timur’a cevabından
Kuşkusuz varlıkları yaratan (ALLAH) güçlüdür, denizler akıtan ve Nemrud’un ateşini söndürendir.
Sayfa 26Kitabı okudu
Memlük Sultanı Berkuk
Timur, Memlük sultanının vefatı üzerine; Memlük devletinin başında çok dirayetli ve siyaseti iyi bilen bir insan yani Sultan Berkuk vardı demiştir.
Memluk sultanının Tatar elçileri öldürtmesinin ardından, Timur'la Berkuk arasında geçen, kafiyeli beyitlerle yapılmış olağanüstü yazışmanın kayıtları durmaktadır. Mektuplardan birinde Timur hasmını, eğer barış yerine savaşı seçerse, Mısır'ı yeryüzünden silmekle tehdit ediyordu.
"Askerimiz kum gibi, cesaretimiz pars gibi; Atımız gider ileriye, mızrağımız batar derine; topuzumuz çakar şimşek gibi, palamız iner yıldırım gibi. Yüreğimiz var demir gibi sağlam, ordumuz var kum gibi kaynar; hepimiz bir kahramanız, kral Himyer'dir atamız. Bizi kimse yıkamaz, tebaamızı sarsamaz; kudretliyiz yönetmeye, ta ezelden ebede. Her kim bizimle sulh olur, bulur kendini emniyette; her kim bizimle cenk eder, pişman olur cihane geldiğine; her kim ki bilmez bizi, bilmez kendini."
Berkuk'un yanıtı ise, aynı ölçüde tok sözlüydü ve Timur'un üslup bozukluğunu ve laf cambazlığını kınar gibiydi.
"Sen ki yaratılmışsın ateşinden cehennemin, dilerim ateşe gelsin etin, kemiğin... Atımız gelir Barkan'dan, okumuz gelir Araptan; kılıcımız gelir Yemen'den, zırhımız gelir Memluk'ten. Kimse bükemez bileğimizi, Doğu da bilir, Batı da bilir bizi. Biz sizi gebertirsek ne mutlu bize, siz bizi gebertirseniz dosdoğru gideriz cennete..."
Sayfa 301 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Madem, aynı şehirdeyiz.
Gel, birleşsin ellerimiz.
Berkuk Tahsildar