Şairlerin dediği gibi,"Paris güzel bir salon,Londra güzel bir park,Berlin güzel bir kışla ama Istanbul güzel bir şehir"di.
Eliezer Ben-Yehuda, velinimeti Baron Edmond de Rothschilde ithaf ettiği sözlüğün hazırlıkları sırasında, hayatının o dönemine kadar ziyaret ettiği bütün şehirlerde bulunan tarihi kütüphaneler den topladığı kaynaklardan beslenmişti. "Antik ve Modern İbranice Sözlük” projesi için Moskova, Leningrad, St. Petersburg, Paris, Berlin, Londra, Oxford, Cambridge, Floransa, Parma, Livorno, Padova, Roma, Kahire, İstanbul, Washington, Philadelphia ve New York kütüphaneleri karış karış taranmış, eski eser koleksiyonları gözden geçirilmiş, hepsinin özü süzülerek Kudüs'teki o çalışma masasına taşınmıştı. Ben-Yehuda, sözlüğünü meydana getirirken 40 binden fazla kitabı ve el yazması kaynağı ayrıntılı biçimde taramış, 20 binden fazla kelimeyi kategorize etmişti. Söz konusu kelimelerin kullanımıyla alakalı yaptığı alıntı ve atıf sayısı ise 500 bini buluyordu.
Sayfa 106
Reklam
Berlin konferansı Yakın Doğuya istikrar getirmemişti. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hristiyanlar kaynıyordu. İngiltere Kıbrıs'ı ele geçirmiş ve İstanbul'u "İngiliz himayesi altındaki serbest liman"a dönüştürme planını ciddi şekilde gündeme almıştı.
Sayfa 384 - SELENGE YAYINLARIKitabı okudu
1. Dünya Savaşı öncesi
Osmanlıların Balkan Savaşı süresince ve sonrasında diplomasi alanında dışlanmasından beri İttihadçılar Avrupa 'daki iki bloktan biriyle ittifak kurmaları gerektiğine karar vermişlerdi. Bu ya İngiltere, Fransa ve Rusya'dan oluşan Üçlü itilaf olacaktı veya Almanya, Avusturya ve İtalya' 'dan kurulu olan Üçlü İttifak. İttihatçılar Üçlü İtilafı tercih ederek sırasıyla İngiltere, Fransa ve Rusya'ya yanaştılar, ancak bunların her biri tarafindan geri çevrildiler. Almanya da Balkan Savaşı'ndaki Osmanhlar'ın başarısızlıkları sonrasında Istanbul'la bir ittifaka girmekte aynı derecede kararsızdı; Osmanlılar hem askerî hem diplomatik bir yük olmaya adaydı. Ancak Haziran 1914'te Avusturya-Sırbistan savaşının çıkmasından sonra, Berlin, bir Osmanlı işbirliğinden kazanacağı şeylerin kaybedeceklerinden daha fazla olduğunu hesapladı. Berlin ancak savaşa gireceğinden kesinlikle emin olduğu zaman İstanbul’a yöneldi.
" Şairlerin dediği gibi, ' Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir' di. "
Talat Paşa önce, ülkeyi terk etmek istememiştir. Ancak İstanbul işgal altındayken İttihat ve Terakki ileri ge­lenlerinin adil olmayan bir yargılama sonucu idam edilme ihtimalleri yüksekti. Bu nedenle Talat, Enver ve Cemal pa­şalar ile İttihat ve Terakki'nin ileri gelen altı önemli şah­siyeti 1 Kasım'ı 2 Kasım'a bağlayan gece İstanbul Bo­ğazı'nda açıkta bekleyen Alman torpidosu ile yol alıp 3 Kasım günü Sivastopol'a ulaştılaır. Aynı gün Kırım'daki Alman Askeri yetkililerin yardımı ile Ak Mescit'e (Simfe­ropol), oradan da 7 Kasım'da takma isimlerle gizli bir şe­kilde, mahiyetleriyle birlikte Berlin'e varmak üzere yola çıktılar. Berlin'e doğru hareket eden İttihatçılar arasında Enver Paşa yoktur. Enver Paşa, Ak Mescit'te kalıp Trans­kafkasya'da İslam ordusu kurma çalışmalarını sürdüren kardeşi Nuri Paşa'nın yanına geçmek istemişse de Alman­lar -kendi çıkarlarına aykırı buldukları için- buna müsa­ade etmemişlerdir.
Sayfa 236 - pdf
Reklam
Şairlerin söylediği gibi, "Paris güzel bir salon,Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir" di.
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Oruç Beğ Tarihi Tercüman 1001 Temel Eser dizisinden çıkmış, 1972'de İstanbul'da basılmıştır. Kitabın iç kapağında "Atsız" adı, "Baskıya hazırlayan" olarak yer almıştır. Edirneli Oruç Beğ tarafından muhtemelen 2. Beyazıd devrinde yazılan tarih, Osmanlıların ilk dönemleri için, fakat özellikle "II. Murad ve Fatih
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.