Rusya-Avusturya ittifakı ve Grek Projesi:
Yedi Yıl Savaşları sırasında İngiltere, Prusya ve Hollanda; Avusturya ve Fransa'ya karşı ittifak yapmı şlar ve galip gelmişlerdi. Ö zellikle Avusturya'nın Prusya'ya yenilm esi, b u devleti kuvvetli bir müttefik aramaya sevketti. Avusturya Başbakanı (Şansölye) Kaımitz bu müttefiki Rusya' da bulmuştu. Bunun sonucu ola­rak, 1781
II. Mahmud devrinde imparatorluk Cezâyir'i, Besarabya, Bucak ve Tuna deltasını, Mora, Attika, Ağrıboz ve Kiklad adalarını, Anapa ile Poti arasındaki büyük Doğu Karadeniz kıyılarını, Kuzey Kafkasya ve Gürcistan'daki son arazilerini kaybetmiştir. Bazı eyaletler iç bağımsızlık elde etmiş veya eskiden beri sahip bulundukları muhtariyetlerini artırmışlarsa da, birçok Anadolu, Rumeli ve Arabistan eyaleti, hatta, Libya, sıkı bağlarla merkeze bağlanmıştır. Tanzimat'ın daha iyi sağladığı merkeziyetçi sistemi, II. Mahmud kurmuştur. III. Selim zamanında ve kendi saltanatının ilk yıllarında türeyen ve büyük nüfus kazanan âyanların çoğu ortadan kaldırılmıştır.
Reklam
Bu devlet, bu imparatorluk, benim için artık her şeydi. Bu topraklar bile bana az görünüyordu. Ders aralarında bu haritaların başına toplanan çocuklar arasında ben de, bizim topraklarımızdan koparılan ve tabii haksız koparılan ülkeleri parmaklarımla gösterir, sınırlarını çizerdim: Kafkasya, Kırım, Besarabya, Romanya, Tuna eyaletleri, hatta Cezayir ve Atlas ülkeleri! Bunlar hepimizin hayallerinde tüterdi. Bazen öyle coşardık ki, o anda bize sorsalar, bütün dünyanın sınırları bizim devletimizin sınırlarından ibaret olsun isterdik...
Herzen, Bakunin ve Ogarev gibi 19. yüzyıl klasik Rus idealistleri ve siyasi hayalperestlerinin varlıklarının kasvetli dokusunda aşı­rılığın kızıl iplikleri açık ve net bir şekilde görülüyordu. Bütün hayatları bitmek tükenmek bilmeyen siyasi sohbetlerle, bir anda karar verdikleri gereksiz seyahatlerle geçiyordu. Herzen, bu se­yahatlere şöyle bir
Mihail, 1815 yılında Napolyon Savaşları sona erince Paris'teki Rus işgal kuvvetlerinin komutanlığına atandı. 1818 yı­lında Rus askerleri geri çekilirken emrindeki subayların bütün borçlarını kendi cebinden ödedi. Rus ordusunun Paris'ten şere­fiyle ayrılmasını istiyordu ancak subayların borcu o kadar çoktu ki Mihail'in serveti ve cömertliği dahi neredeyse yetersiz kalıyor­du. Askerlerinin borçlarını kapatan Mihail, bir mirasyedi gibi para harcayan subayların dönüş yolunda iskambil oynamasına ve oynaşmasına müsamaha göstermedi. Aachen Kongresi'nde Çar Aleksandr'a eşlik eden Mihail, bazen asker bazense diplo­mat olarak görev yapıyordu. 1823 yılında Çar, Mihail'i başka bir alanda görevlendirmeye karar verdi. İmparatorluk Konseyi'nin üyesi yapılan Mihail, Yeni Rusya ve Besarabya Genel Valisi ola­rak atandı ve Odesa'ya yerleşti.
Tuna Bulgarları
681 senesinden itibaren Tuna Bulgar Devleti'nin sahası, Besarabya ile Dobruca'dan başka, bütün kuzey Bulgaristan'a, doğuda Karadeniz'e, güneyde Balkanların geçitlerine ve batıda lsker ırmağı'na kadar yayıhyordu. Komşu olmaları sebebiyle en fazla bağlantıları Bizans ile olmuştur. En sonunda bu devlet Bizans tarafından resmen tanınmasından sonra, Balkanlarda ve Orta Avrupa'da faal bir rol oynamaya başladı.
Reklam
Tatarlar Leh ordusu çekildikten sonra bazen Lwow'a kadar genişleyen yıkıcı akınlarıyla düşmanı kendi memleketinde vurmaktan geri kalmıyorlardı. Bogdan'ın korunması Tatarları doğrudan doğruya ilgilendirdi. Çünkü Güney Besarabya'daki Tatarlar doğrudan doğruya Kırım Hanı'na bağlıydı.
1683'de Kazak-Bogdan ordusu Osmanlı'ya saldırdı. yeniçeri ve sipahi kuvveti, büyük düşman ordusu karşısında bir şey yapamadılar. Kırım Hanı Hacı Giray'ın Tatar askerleriyle Macaristan'dan gelip yetiştiği haberi erişti. Tatar ordusu düşmana Tubak'ta yetişerek saldırdı. Top ateşi ve kılıç altında düşman ordusu yok edildi. Kırım Hanının bu başarısı Besarabya ve Bogdan'ı düşman eline geçmekten kurtardı. Haber, İstanbul'da sevinçle karşılandı ve padişah tarafından Han'a bir tebrik mektubuyla, hediye olarak 10.000 altın, samur bir kürk, kılıç ve okluk gönderildi.
RUSLAR SAMİMİ DEĞİLDİR Rusya mağlup olduktan sonra Bolşeviklik ilân ettiği için bütün dünyanın düşmanlığını kazanmıştı. Birinci cihan harbinden mağlup çıkan Türkiye de kurtuluş savaşı ile uğraştığından Türkiye ile Rusya birbirlerine yanaşmak lüzumunu duydular. 1921de Moskova antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Rusya bütün hukukumuzu tanımış,
Ruslar tecavüzün aleyhinde olduklarını söylerler ve tecavüzü faşizmin hüneri olarak gösterirler. Halbuki Polonya'ya, Finlandiya'ya saldıran, Romenlerden Besarabya'yı gasp eden, Baltık devletlerini yutan kendileridir. Milletlere hürriyet getirdiklerini ilan etmeleri de gülünç bir tiyatrodur ki bir perdesinde Katin ormanı faciaları gizlidir. Bize karşı olan samimiyetsizlikleri ise hepsinden daha fazladır. İkinci cihan harbine bilfiil iştirak etmediğimiz için, Almanlarla bir saldırmazlık paktı imzaladığımız için bize hücum ederler ve demokratlık davasına hiçbir faydamız dokunmadığını ileri sürerler. Yardım ve kurtarma bahanesiyle gelip bir daha çıkmamak üzere memleketimizi işgale fırsat bulamadıkları, başımıza bir Sovyet kölesi geçiremedikleri ve bizi Polonya gibi peyk bir devlet haline koyamadıkları için kızarlar.
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.