Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Önsözden...
"Yolda yanlamasına uzanmış yatan genç bir Türk'ün cesedi önünde durdum. 18 yaşlarında bir delikanlıydı bu. Bir kızınkini andıran solgun yüzü henüz tazeliğini yitirmemişti. Sarığı tozlar içinde, yatıyordu. Tıraşlı ensesinde bir kurşun yarası vardı." Büyük bir yazarın insancıl bakışını yansıtan bu gerçekçi betim, bir savaş alanı görüntüsünü bütün tarih kitaplarından çok daha belirgin ve elle tutulurcasına gözler önünde canlandırmaktadır. Ataol Behramoğlu Mayıs 1999
Sayfa 10 - Cumhuriyet Dünya Klasikleri Dizisi: 50Kitabı okuyacak
Yeşilliklerle çevrili yolda yürümeye devam ettim. Yeşerdim. Kuşlar, ağaçlar, kediler, börtü böcek falan... Hoş şeyler bunlar, dedim kendi kendime. Yeşilin olmayan tonlarına büründüm. Deli yeşili, çekip gitme yeşili, bana mı dedin yeşili... Her biri ayrı güzeldi. Hoşlandım. Burada olmalıyım dediğim yerlerde olmamam gerektiğini hissettim sonra. Betim benzim attı. Sarardım.
Reklam
"Böyle, ablak, geniş yüzlü biriydi babam. Sakallıydı.. Köde lakabı herhalde koyun kuzu beslediğimiz içindir. Odasında bir dolabın içinde kesme şeker olurdu. Kesme şeker. Pek kıymetli o zamanlar. Benim betim benzim pek soluktu Kim demişse, "Bunda solucan vardır benzin içir, geçer, demişler. Bir gün kapının önünde oynuyorum, "İçeri gel, sana şeker vereceğim," dedi. "Ama, önce bunu içeceksin. Yarım çay bardağı benzini "Dik tepene," deyip içirdi. Benim tükürmeme fırsat vermeden de kesme şekeri ağzıma soktu. Ben hem şekeri yiyor hem ağlıyorum. Sonra, başımı göğsüne yasladı, öylece durduk... Onu özlerim hep... Ne benzini, ne şekeri... Onun göğsünü.. Tek hatırladığım o..."
Sayfa 23 - İletişim YayıneviKitabı okudu
sinematografik betim^
İnce Memed, bu sabah sevinçten taşmakta. Dışarı, güneşe çıkıyor. Güneşte dolaşıyor. İçeri giriyor. Kaçakçılardan alınmış, yeni ceketinin cebinde bir mendil sokulu. Mendili türlü şekillere koyuyor. Uğraşıyor. Bazı bir yaprak gibi açıp, bazı dürüyor. Kasketi de yeni. Kasketi başına geçiriyor. Altından alnına, kara, uzun perçemlerini çıkarıyor. Sonra
Uykum kaçıyor, ne iyi diyorum, Somut şeyler karışıyor yaşantıma. Elimi kesiyorum, kan akıyor, Gizliden gizliye seviniyorum. Öyle yalanlar saklanıyor ki gözlerime Canım acıyor, Deliriyorum; Seviyorum neden sonra anlıyorlar
Bahçede
Günlerin gecelere bağlanışında bir, Gecelerin günlere uzanışında iki, Birikmemi tamamlanmaktan koruyorum şöyle ki: Önce bir şeyler yitiriyorum, somut şeyler, Çakmak, tarak, kalem, çanta, saat, para gibi Önemsiz şeyler. Alışkanlığım tükenmiyor Biriktirmeyi sürdürüyorum gene, Usanmıyorum. Biçimler, renkler, şişeler eskiler. Unuttuklarımı saymıyorum
Reklam
"Sonra saatlerce yanında oyalanır, kendimi sesinin musikisine kaptırırdım - ta ki ezgisi dehşet dolu bir tonla alacalanana dek, - o zaman ruhumun üzerine bir gölge düştü - betim benzim sarardı ve o dünyadışı tonlar içimi ürpertti. Ve böylece neşe birden solup korkuya dönüştü ve en güzel olan en iğrenç oldu..."
Karnım acıkıyor, yemiyorum. Betim benzim sararıp soluyor, Adını bile anmıyorum.
Kanım öyle tutuşmuştu ki haset ateşiyle, betim benzim atardı, sevinen birini görünce.
Sayfa 463 - Oğlak Yayıncılık / Birinci baskı: Ekim 1998Kitabı okudu
Bazı detayların bana hitap etmesi yeterlidir. Birkaç anekdot, birkaç karakter özelliği, bazı tavırlar, belirli bir çehre ve birkaç olay, genel standartlara göre değerlendirildiğinde görünüşteki önemleriyle tamamen orantısız bir biçimde hafızanızda öne çıkar. Sizin yeteneğinizle ilintilidir onlar. Bırakın hak ettikleri ağırlığı kazansınlar; sakın onları reddedip edebiyattaki daha yaygın betim ve olguların peşinde koşmayın yüreğiniz neyi büyük addediyorsa odur büyük olan. Ruhun yaptığı vurgu daima doğrudur.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
onu her gördüğümde betim benzim atar, ne yapacağımı şaşırırdım, önünde diz çökmek gelirdi içimden...
Sayfa 41 - doğubatıKitabı okudu
Ruhsal betim
Canlı canlı dağılmakta olduğum hissi bende uzun bir süre önce ortaya çıkmıştı. Yalnızca bedenim değil, belki ruhum da devamlı olarak kalbimle zıt hareket ediyor, birbirleriyle uyum sağlamıyorlardı. Sürekli aynı dağılma ve yok olma hali.
Sayfa 65
karnım acıkıyor, yemiyorum . betim benzim sararıp soluyor, adını bile anmıyorum. soyunup-giyiniyor karşımda bakmıyorum.
Böylece o yasak sayfalara dalıp gittiğimde, içimde yasak bir ruhun alevlendiğini hissettiğim anlarda Morella soğuk elini elimin üzerine koyar, ölü bir felsefenin küllerini eşeleyip, garip anlamları hafizama kazınan bilinmedik bazı tuhaf pes sözcükler bulup söylerdi. O zaman, saatlerce sesinin ahengine kapılıp kalır, yanından ayrılamazdım ta ki sonunda sesi ürpertici bir ezgiyle bozulup, ruhumu karartana kadar, işte o zaman betim benzim atardı, meşum tınıları pek de bu dünyaya ait olmayan sözcükler içimi ürpertirdi. İşte o an, haz birdenbire kaybolup yerini korkuya bırakırdı ve tıpkı Hinnom’un Gehinnom’a (Cehennem) dönüşmesi gibi, “en güzel” ansızın “en çirkin” olurdu.
Sayfa 11 - Hinnom Vadisi, Cehennemin İbranicedeki adıdır; Kudüsün güneybatısında Ammonoğullarının tanrısı Molek’e kurban edilen çocukların yakıldığı vadidir. Vadi bu tür kurbanlara son vermek amacıyla daha sonra çöplüğe dönüştürüldü.
Ve Timur Betim ,harikulade görünen her şeyin karanlık bir tarafı da olduğunu bilecek kadar tecrübeliydi .
166 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.