Trafikte bir adam kör olur ama beyaz bir körlük, tüm dünyayı süt beyazı olarak görmeye başlar.
Körlük bu adamla kalmaz yavaş yavaş tüm
dünyaya yayılır. Bu şekilde başlayan kitap bir grup kör üzerinden başıboş kalmış insanların nasıl
yozlaşabileceği, toplumsal yaşamın ne kadar kötü
bir hale gelebileceğini anlatıyor.
Ben kitabın diline ve dünyasına zor adapte oldum, özellikle karakterler tam anlamıyla oturana kadar kitaptan keyif alamadım, sonlara doğru ise elimden bırakamadım. Bunda yazarın kaleminin çok etkisi var, beni en çok zorlayan anlatım tarzı oldu. Diyaloglar alışık olmadığım şekilde
virgülle ayrılmış, kimin konuştuğunu kimin söze
karıştığını anlamak zor oldu, hatta diyalog içinde yeni cümleye geçerken konuşan kişi konuşmaya
devam mı ediyor yoksa başkası mı konuşmaya başladı çok sonra anlıyorum. Bu açıdan başlarda sevemedim ama ilerleyen sayfalarda alıştığım için sorun olmadı.
Yazar anlatmaya çalıştığı şeyleri çok güzel aktarmış fakat olay açısından yetersiz geldi bana. Özellikle sonu sanki aceleye getirilmiş hissi verdi. Son sayfaları okurken hayal kırıklığına uğradım, bu kadar güzel ilerlerken böyle bir son beklemiyordum açıkçası tatmin etmedi beni.
Son olarak, söylediğim belli yönlerini sevemesem de genel olarak beğendiğim bir kitap oldu. Şans verip okumanızı tavsiye ederim.