Özellikle LDL ile ilgili olarak elde edilen bu bulgular, ilginç bir durumla karşı karşıya kalmamıza neden olmaktadır. Aslında bunlara benzer birçok çalışma var ve bu çalışmalar, özellikle yağ ve kolesterol tabanlı beslenmenin beyin üzerine pozitif etkileri olduğunu öne sürmektedir. Ama diğer taraftan, hepimizin bildiği üzere, yüksek kolesterol ve yağların kalp krizi ve felç riskini artırdığı ile ilgili olarak da bir sürü çalışma bulunmaktadır. Bu durum da insanlık olarak resmen ortada kaldığımızı göstermektedir. Bir tarafta çok kıymetli beynimiz, diğer tarafta ise asla vazgeçemeyeceğimiz kalbimiz. Adeta aile büyüklerinin istemediği bir aşk hikâyesinin içinde gibiyiz. Peki, böyle bir durumda hangisini seçmemiz gerekmektedir? Beyin sağlığımızı mı yoksa kalp sağlığımızı mı?
Sayfa 72Kitabı okuyor
Kalp krizi ve inme için bir başka risk faktörü de kanda artmış olan kolesterol düzeyleridir. Kolesterol, sağlıklı hücrelerin ve temel hormonların üretimi için zorunlu olan bir yapı malzemesidir ama yüksek kolesterol düzeyleri kan damarlarının duvarlarında yağ birikintilerin gelişmesine neden olur. Bunlar büyüyerek, organlara (kalp ve beyin de dahil) yeterli miktarda kanın ulaştırılmasını zorlaştıraabilirler. Bu durum "stenoz" olarak bilinir. Stenoz, oksijence zengin kanın kalp ya da beyne ulaşmasını engelleyerek kalp krizi veya inmeye yol açar.
Bin yıl evvelki beyin problemlerini konuşuyor olsam belki başka şeyler derdim ama çağın krizi: dikkat. Müsebbibi de aşırı uyarılan duyular.
Sayfa 62 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
Açıkçası, listede kalp krizi, epilepsi nöbeti, beyin kanaması ve ölüm de var."
"Ağzınızdan bal damlıyor. Haftaya gelirken kefen bezimi de getireyim mi?"
Sayfa 60Kitabı okudu
Günümüzde kalp krizi ve beyin kanaması riskinden çok daha fazla "kalbi ölmüş", "aklı dumura uğramış", "hakikate gözlerini kapatmış" bir nesil riskiyle karşı karşıyayız.
Herkes kalp krizi geçirir , benimkisi tıp tarihine geçecek. Beyin krizi!
VÜCUDUN HER GÜN SUYA GEREKSİNMESİNİN 46 NEDENİ
1. Hiçbir şey susuz yaşayamaz.
2. Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür.
3. Su temel enerji kaynağıdır, vücudun "nakit akımıdır."
4. Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir.
5. Hücre yapısındaki
Öfkelenme !!! Beyin kanamalarının en az %70’i bir öfke krizi sonrasında gerçekleşir
" Beyin göçüyle önemli yeteneklerin yurt dışına çıktığı, yabancılaşma ve kimlik krizi gibi olguların yaşandığı bir toplumda da fertler; töresine, geleneğine, inancına ve milletinin çıkarlarına aldırmaz ve ilgilenmez bir durum içine düşmektedir. "
Sayfa 169 - Hayat Yayın GrubuKitabı okudu
Uyumadan önce bir bardak Su'yu yudum yudum içmek gece uyku sırasında kalp krizi geçirme riskini ortadan kaldırır. İçtiğiniz Su'yun soğuk olmasına özen gösterin. Fakat içtiğiniz bu bir bardak Su bizim "canlı Su" dediğimiz özellikleri gösteren Su olursa o gece gördüğünüz rüyaları sabah hatırlarsınız. Çünkü rüyalar beyin Su'yuna kaydedilir. Tüketilen bazı gıdalardaki zararlı maddeler beyninizin bu kayıtları okuma özelliğini zamanla azaltır ve siz rüyalarınızı hatırlamayarak mucizelerinizden mahrum kalırsınız. Beyninizin bu kayıtları okuma özelliği tamamen bozulduğunda Alzheimer hastalığına yakalanırsınız. Çünkü her şey Su'ya kaydedilir. Bu Allah'ın her şeyi O'ndan yarattığı, sevdiği ve üzerine bir sistem yarattığı Su'yun kanunu.
Sayfa 122Kitabı okudu
Rejimlerle aram hiç iyi olmadı. Çünkü günleri bilemedim. Hangi günü yaşadığımızdan haberim olmadı. Oysa rejimler takvimler olmadan yaşamazlar. Hiçbir rejimi sevmedim. Ne siyasisini, ne kepek ekmeklisini! Yüz kişi arasında fark edilecek kadar yakışıklı olduğumu biliyorum. Konu bu değil. Konu beynimin kolesterolü. Herkes kalp krizi geçirir, benimkisi tıp tarihine geçecek. Beyin krizi!
Sayfa 185Kitabı okudu
Herkes kalp krizi geçirir, benimkisi tıp tarihine geçecek. Beyin krizi!
Sayfa 185 - Doğan KitapKitabı okudu
..insanlar yaşadıkları stresten beynin çekim gücünün zayıflaması ya da devre dışı kalması sonucunda şişmanlamışlardır. Yani fazla yemek yememizin altında yatan olgu bizim “zevk düşkünü”, “tembel”, “zayıf karakterli”, “disiplinsiz” ya da “iradesiz” olmamız değil, yalnızca ve yalnızca beynin enerji ihtiyacını karşılamak zorunluluğudur. Yaşanan bütün yeme atakları da beynin bir enerji krizi içinde olduğunun göstergesidir.
