Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
( Marques de Sade > Max Stirner > Nietzsche )
_Ben düşüncesizim. _Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir. _Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir. _Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
Amasyada mir-i a' lem ahmed aga odun yükiyle birden kaltına girüb kaldırmışdı ve sa'ādtlü hünkār önünde iki koyun iki elinde tutub postun yüzdürmüşdür böylece kuvvete malik imiş yedi yıl atıcılık itmişdir kamış oku çam okuna kamış okunu mir-i alem ähmed aga battal itmişdir kāmış oku bir danesi bir ältuna çām oku yarım ġuruşa cümle atıcılar çamdan ok atmağa mübaşeret idüb kāmış baṭṭal oldi ve dahi eydür ki edirnede usta sinän dirler bir yaycı var imiş ana beş yüz altun harçlık gönderdiler ol dahi asitäne-i saadete gelüb yedi menzil yay yapdı altısı kırıldı yedinci ki el beğenmedüği yay idi a'zim menzil atub taş değmişdir ve yine eydürler ki yanmaz ağaç oğlu dimekle meşhur bir atıcı diyar-serbadde çete ile kuffär vilayetine varırlar geru dönmek lazım geldikde bir boğazdan geçmek iktiżi ider küffär bed kardar haber älub. ol boğaza gelüb yolların alurlar mela'in-i bedayin çok müslümanlar az olmağla a'zim müżaya kaya düşerler ol halde iken mezkur atıcının yanında birkaç menzil oku bulunub irāk yerden küffär üzerine bir nice ok atar bi emrillah kimisinin başına ve kimisinin sinesine dokunub mela' in ta'accüb idüb dirler ki türk irak yirdedir ol aradan bu araya ok gelmez bu değil illa gökden üzerimize yağıyor deyüb kararı firara tebdil idüb boğaz ḥāli kalub guzat-ı mücaahidin balas olmuşlardır işte selefden geçen atıcılarıñ nice nice böyle hünerleri zahir olmuşdur.
Reklam
Necid Çöllerinden Medine'ye
Nâr-ı beyzâ mı nedir, öğle zamanında güneş? Tepesinden döküyor beynine âfâkın ateş! Yıldırım yağmuru şeklinde inen huzmesine, Siper olmuş yanıyor çöldeki çıplak sîne. San’atin sırrını ressâm-ı ezelden okuyan; Rûh-i ma’sûmu bütün hilkati kendinde duyan; Şimdi yerlerde şafak, şimdi bulutlarda bahar; Şimdi tûfân-ı ziyâ, şimdi köpük, şimdi