Bu kitabı Ankara Kitap Fuarında gezerken arkadaşımın dikkatini çekip bana göstermesiyle almaya karar vermiştim. Kapak tasarımı çok güzeldi.
Büyük bir beklentiyle kitaba başlamamış olmama rağmen ne çok beğendim ne de hiç beğenmedim diyemem. Ana karakterimiz Hitomi'nin bakış açısından ve onun Nakano Eskici Dükkanı'ndaki anılarını okuyoruz. Dükkana gelen müşterileri ve dükkanda çalışan tamamen bambaşka karakterlere sahip insanların iletişimini konu alıyor.
Benim için ne çok güzel ne de çok kötü diyemeyeceğim bir kitaptı. Ortalama buldum. Kitabı okurken beni heyecanlandıran çok az olay yaşandı. Hitomi'nin ve Takeo'nun bazı davranışlarına da sinirlendim. Onun dışında kitap durağan ilerledi.
Bir şeyler okumak için okunabilecek, size pek bir şey katmasını beklemediğiniz bir kitap okumak isterseniz bu kitaba bir göz atabilirsiniz. Son olarak 18 yaşından büyüklerin okumasını öneririm.
“... Adına aşk, tutku ya da başka bir sürü şey diyebiliriz ama ne kadar güzel bir ambalaja koyarsanız koyun, nihayetinde insanları birbirine iten başlıca kuvvet, yine o şehvettir.”
Bu kitap Daphne Du Maurier'in okuduğum ikinci kitabı. Daha önce Rebecca'yı okumuş ve çok beğenmiştim. Tıpkı onun gibi Jamaika Hanı'nı da çok beğendim.
Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursam eğer, Mary adındaki ana karakterimiz annesinin ölümünden sonra teyzesinin ve eniştesinin yanına Jamaika Hanı'a gidiyor. Bu handa dönen kirli oyunları ve işlenilen suçları ortaya çıkartmayı aynı zamanda da hem kendisini hem de teyzesini bu handan kurtarmaya çalışıyor.
Yazarın yazım dili oldukça akıcı ve güzel. Olaylar ilk 20 sayfadan sonra hemen başlıyor. Yazar aynı zamanda dönemin yaşantısını çok güzel yansıtmış. O dönemde kadınların bir hiç olarak görülmesine karşı baş kaldıran bir kadın karakterimizin olması da benim açımdan kitabı daha da güzelleştiriyor. Bir tek Mary'nin kitabın sonunda yaptığı seçimi beğenmedim. Sonunu tahmin etmek oldukça kolaydı ama buna rağmen keyif alarak okudum.
Jamaika HanıDaphne du Maurier · İthaki Yayınları · 202349 okunma