BİLMEM SENİ SEVMEYİ BEN. KALBİM DEĞİLİM.
BİLMEM SENİ SEVMEYİ BEN. KALBİM DEĞİLİM Bilmem büyük laflar etmeyi ben. Dimağım küçük. Damağıma dayalı et parçası sayıklar; gün batarken yaram kansız, doğarken sancısız, ayaktayken gözlerim gökte, otururken sözlerim sahte, sol yanım uykudayken, gaflet içimde... Sayıklar, dünya da dünya! Bilmem senin gözüne gönlüne hitap etmeyi ben.  Gözüm ama dilim lal. Ne güneşin kamaştırır bakışımı ne terennüm ettiğin şarkı kaşır dilimi; ne ayım ne ışığım var ne denizim ne yakamozum parlak... Bilmem senin bildiklerini ben. Ümmiyim, okumak yazmak Hak getire! İşitmem ne sövüşünü ne sevişini şiirinin. Görmem ne hattını ne ağlayışını nesrinin. Bilmem senin aradığın sıfatları ben. İsim değilim. Bilmem senin varacağın yerleri ben. İzin değilim. bilmem senin saracağın yaramı ben. Bende değilim. Bilmem seni sevmeyi ben. Kalbim değilim. Bilmem senin varlığını yokluğunu ben. Ben de olmadım. olmak nedir bilmem ben. Ham da değilim. Yanmak nedir bilmem ben. Sönmüş de değilim. Çıra olmak nedir bilir misin sen? Tutuşturmak koca dünyayı! Külünden Anka uçurmak kanatsız... Bilmem senin içinde kaç dünya gizli? Yanmak dilersen gel. çıra olmayı iyi bilirim. Sen değilim. Pişmek işten bile değil göreceksin, ben değilim... . FATMA ZEHRA AKYİĞİT FZA
İnsan, işlediği günahların esiridir. Öyle bir esaretdir ki bu, bazen ölene kadar peşini bırakmaz. Ölünce bile yapışır cana. Bu esaretten kurtuluş için tek başına tövbe etmek işe yaramaz, Hz.Vahşi gibi af yolunu tutmak gerek, bu hayalle yanmak, kavrulmak gerek, sevdiğinin yoluna canını koymak gerek. Düşünmek, idrak etmek gerek. Yoksa lafla peynir ekmek gemisi yürümez. Pişkinlikle hatalar örtülemez. Bir an önce temizlenmek lazım, bunun içinde ateştlerde öyle bir yanacaksın ki, tutuşacaksın ki, seni gören "halinden azlolmuş, yeniden doğmuş" diyecek. Bu uğurda da kimin ne dediğine takılmayacaksın. Takılıyorsan, zaten yanmamışsın, pişmemişsin demektir. Çiğlik, esaret, yara bere hala özünde demektir. Neticede herkes kendi günahının bedelini er ya da geç öder; ateşinde yanar ve pişer, esaretinden kurtulur ya da kölelik ateşine çalı çırpı taşır. Bende bir günahın bedelini ödüyorum. Kimse görmese de, bilmese de içten içe yanıyorum. Allah biliyor. Bugün üzülüyorum, belki yarın gülerim. Mesele gülmek de değil zaten. Esaretten kurtulmak, temiz olmak, sevgiliye böyle bir kucak açmak... Ne diyelim; nasip, her şey nasip...
Reklam
Aşk ne biliyor musunuz? Yanmak, bir bakışın esiri olmak. Cenneti ve cehennemi bu dünyada yaşayabilmnek! Ondan başkasına kör, sağır ve dilsiz olmak. Her güne onun hayaliyle başlamak ve her günü yine onun hayaliyle bitirmek, üşümek ve sadece onunla ısınmak... Sadece ve sadece onunla ve onun gözlerine bakarak gülebilmektir aşk, sabretmeyi ve emek vermek gerektiğini bilmek; onsuz paranın, servetin ve gücün hiçbir anlamı olmadığnı öğrenmek ve gerekirse onun için her şeyden vazgeçeceğini anlamaktır. Yanındayken bile özlemek ve ayrı kalamamaktır. Aşk basit bir kelime aslında... Bu duygunun adı yok çünkü, öyle biri çıkarsa karşınıza asla vazgeçmeyin. Çünkü sonunda yansanız bile inanın buna değer... Berna Ilgın
EN ESKI YAZILARIM 1.
Saçmasında vurulduğun mazi namın olur Denizinde sarıldığın sinsi ahın olur Fırtınasında savrulduğun serseri zamanın Toprağında kuruduğun mezarın olur 
Şimdi daha iyi anlıyorum ki nefes almak değilmiş yaşamak, ateşlerde yanmak gibi bir şey severken bile sensiz olmak...
Yürek sızısı
İçimizdeki soğuklukla acının ateşinde yanmak gibi bir şey olsa gerek... O acının ateşinin ısısının bile yürekteki soğukluğu ısıtamaması...
369 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.