~•~•~• [••Kendini bilen insan, yardımın insanlardan gelmeyeceğini de bilir.••] ~•~•~•
İsmet Özel
İsmet Özel
"Kendini bilen insan, yardımın insanlardan gelmeyeceğini de bilir.." İsmet Özel
Reklam
***ÖZGÜVENİN KAYNAĞI ALLAH’TIR.***
Özgüven hiçbir akademik eğitimle, hiçbir sertifikayla kazanılmayacak. Çünkü gerçekten de özgüven, bilinenin aksine insanın sınırlarını kavraması ve kendini tanımasıyla mümkün. Kibir sanılarak insanı ben'inden uzaklaştıran her eylem, insanı bizzat kendinden uzaklaştırarak içine kapanmasına, kendisini en şerefli mahlukat olarak yaratan Rabbinin varlığına rağmen değersizlik girdabında kaybolmasına ve kendini ezik hissetmesine yol açar. İman, insanın ben'liğini kabul etmesiyle başlar. Yani ene'sini... "Ben şehadet ederim ki" diye başlayan bir şahitlik, ben'in varlığını şart koşar. İnsan, ben'in idrakine bir kez vardı mı, işte o zaman imanı gerçek bir imana dönüşmüş olur. Ben'in idraki, kendini bilmektir. Değil mi ki kendini bilen Rabbini bilir. Rabbini bilenin ise özgüvenli olmama ihtimali yoktur. Çünkü Allah, özgüvenin gerçek kaynağıdır. Betül Erbaş instagram.com/reel/C7pBdszsX0...
Kaç gece ağladım amansız dertlere? Kaç günün doğumuyla gamzemde gizledim gözyaşlarımı? Ne vakittir deva bulurum mısralarda? Nicedir kanayan yaramı basarım kağıtlara. Şu defterimden başka kimi buldum beni anlayan... Ne demdir böyle tarifi küfre girer. Kabahat benim olsun, hep de güleyim. Bütün utancımı da sayfalarımda kefenleyip kitaplara gömeyim. Şairin gözünden de bir damla yaş akmaz. Sanılır ki acı duymaz demden. Oysa mısraları kan gölüdür, acıyı işler yüreğe. Şair ses etmez de mürekkebiyle kan ağlar. İmgeleri kanayan yarasına şifadır. Şairin davalarına devasıdır şiiri. Velhasılkelam, şair adamın derdini bir de defterinden dinleyin.Dinleyin dinleyin de sakın ha bir parça olsun yüreğinizde hissetmeyin acısını. Kulak kabartmayın dizelerinde yükselen haykırışlara. Hem kim ister kendine bahşedilmemiş acıyı, öyle değil mi? Şairim de bu sebepten ötürü sırtındaki bir dünya yükü koca bir dünyaya değil de sayfalara bırakır. Bilen bilir başka türlüsünden de çare gelmez.
112 syf.
8/10 puan verdi
. . Aşk hayatında yüzü gülmemiş,hep aldatılmış,adam gibi adama rastlamamış kızlar toplansın hemen iç sesimiz kitap olmuşValla böyle bir araya gelip söveceksin böyle tiplere ,kitabı okurken bazen hak verdim bazen olmaz ama dedim. . Kitapta yazarın lisede yaşadığı aşk hayatını okumaya başlıyoruz. Ve her defasında işte gerçek aşkı buldum demesiniErkeklerden yana yüzü gülmemiş,sevgisizlik ön planda maalesef. Ben okurken pucca vardı bilen bilir tam da onun tarzına benzettim. . Özellikle 80-90 yıllarında yaşayan kızların cinsel yaşama ve ona olan aileden gelen bakış açısını doğru ifade ettiğini düşünüyorum ve yaşadığı deneyimlerin onu ne hale getirdiğini okuyoruz. Dışardan ya da sosyal medyadan insanlar hakkında her zaman bir fikrimiz olur ama neden böyle yaptığını bilemeyiz de işte yazar bunu tüm çıplaklığı ile anlatmış. Bazı yerler beni aştı eleştirdim anlamsız buldum keşke yapmasaydın dedim ama onunda nedenini anlatmıştım. Kitap kendini hemen okutuyor zaten. . Erkek milletinden yana yüzü gülmeyen dur okurken biraz da ben içimi dökeyim diyenlere tavsiyemdir.
Erkeklerin Yarattığı Tatlı Şeytan
Erkeklerin Yarattığı Tatlı ŞeytanTuğçe Gülçin Sarı · Mahlas Yayınları · 202412 okunma
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kuklacı
Merhaba herkese Yazarın kalemine hayran olduğumu bilen bilir. Bu kitabıyla da beni hayran bıraktı. Ana karakterimiz kitabın isminden de anlayacağınız gibi bir Kuklacı... Marangoz da diyebiliriz aslında. Ama doğuştan bacağı olmamakla beraber kendine bir bacak yapacak kadar da bir çılgın. Utançlığından dolayı da yüzüne tahtadan bir maske yapmış bunu da söylemeliyim. Babasına bakan bir marangoz o. Ama bir o kadar da öfkeli ona. Onun yüzünden yaşamak zorunda olduklarından belki bu öfkesi ama asla bu öfkesini çıkarmıyor ondan. Elinden geldiğince eksiksiz bakıyor ona. Bir gün sarhoşken olduğu adadan başka bir adaya doğru yüzüyor. Ada değişken yaşadığı adada öyle bir yönetim var ki. Neyse gittiği ada ise yaşadığı adadan oldukça farklı. Adaletli dolu, sevgi dolu, huzur doluydu bu ada. Yaşadığı adaya geri döndüğünde bu adayı anlatır herkese ve kimse inanmaz ona. Bir bacağı tahtadan olan bir adam nasıl yüzerek başka bir adaya gidebilir ki diye düşünür dururlar. Kuklacı da döndüğüne pişmandır zaten. Aşık olur Kuklacı bir fahişe cüceye. Oysaki bu adada fahişe cüce olarak yaşamak çok zor. Nitekim fahişe cüce olan Mandalina da yaşayamaz bu adada öldürürler onu. İşte o anda bir şeyler kopar gider Kuklacı'nın içinde. Artık eskisi gibi olamaz. İşte böyledir serüvenimiz. Yazarımız cidden bu kitabında da harikalar yaratmış. Kendisinin üç kitabını okumuş oldum bu kitabıyla birlikte ve her kitabı beni şaşırtmayı başardı. Bu kitap hakkında da şunu söylemeliyim ki normalde kitaplarını okurken okumakta zorlanıyordum ama bu kitabı cidden çok akıcı olmuş. Yazarımızın kalemine sağlık
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202466 okunma
Reklam
"Bazı" çocuk kitaplarının,biz büyükler için de şahane mesajlar içerdiğini bilen bilir.... "Seni korkutan bir şey varsa da korkma,üstesinden geliriz!"
Kendini bilen insan, yardımın insanlardan gelmeyeceğini de bilir..
İsmet Özel
İsmet Özel
Bilir misiniz etrafımızda Enverî tipine benzeyen ne kadar çok insan vardır. Ve bunlar berikinden daha tehlikelidirler. Çünkü Enverî budalalağıyla maruftu. Ötekiler tabiaten ona benzeyip de akıllı görünenlerdir. Üzerlerindeki yaldızı kazıyınca alttan mükemmel birer Ebulfazl Enverî çıkar. İşte hep bizim, bütün insanların felaketimizin esası budur. Eğer hakikat böyle olmasa dünyada ne bi Napolyon zuhur edebilirdi ne de kendini Türklük ve İslamiyet’i kurtarmaya memur bilen Enver Paşa Tahlise* uğraştığı Türklüğü büsbütün harap etti. Bu zafersiz kahramanın kefenlendirmeden gömdürdüğü insanların hesabını eğer Cenab-ı Hak ondan soracaksa aman ya Rabbi… Sormayacaksa şöyle böyle günahları işlemekten hiç korkmayalım. Enver, son nefesine kadar kendini pek büyük bir işle mübeşşer* bildi. Mükerrer ve müthiş muvaffakiyetsizlikleri onun nefsine olan itimadını kırdıramadı. Siyasi ve askerî maharetinin son iflası felaketinde İstanbul’dan ceraim-i âdiyye* erbabı gibi nah kuyruk firar etti. Hamiyeti* onu diğer bir İslam beldesine koşturdu. Hiçbir millet ve hükümdarın eser-i tevcihi* olmayarak kendi kendine ihraz* ettiği rütbelerin şereflerini haris ruhu için hiçbir vakit kâfi göremedi. Yükselmek, bulutların üzerinde taht kurmak istiyordu. Yaveri-i tali* ve iktidarıyla çıkamadığı bu en son makama bir Bolşevik kurşunu onu uçurdu. Merhum zannetti ki cihanı yenmek, Abdülhamit’i korkutmak kadar kolaydır.
Sayfa 119 - tahlis: kurtarma mübeşşer: müjdelenmiş ceraim-i adiyye: adi suçlar hamiyet: yurdunu, milletini koruma gayreti, millî şeref, haysiyet eser-i tevcih: ilgi gösterme, layık görme, takdir etme ihraz: elde etme, erişme yaver-i tali: şansının yaver gitmesiKitabı okudu
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.