Gönderi

Bilir misiniz etrafımızda Enverî tipine benzeyen ne kadar çok insan vardır. Ve bunlar berikinden daha tehlikelidirler. Çünkü Enverî budalalağıyla maruftu. Ötekiler tabiaten ona benzeyip de akıllı görünenlerdir. Üzerlerindeki yaldızı kazıyınca alttan mükemmel birer Ebulfazl Enverî çıkar. İşte hep bizim, bütün insanların felaketimizin esası budur. Eğer hakikat böyle olmasa dünyada ne bi Napolyon zuhur edebilirdi ne de kendini Türklük ve İslamiyet’i kurtarmaya memur bilen Enver Paşa Tahlise* uğraştığı Türklüğü büsbütün harap etti. Bu zafersiz kahramanın kefenlendirmeden gömdürdüğü insanların hesabını eğer Cenab-ı Hak ondan soracaksa aman ya Rabbi… Sormayacaksa şöyle böyle günahları işlemekten hiç korkmayalım. Enver, son nefesine kadar kendini pek büyük bir işle mübeşşer* bildi. Mükerrer ve müthiş muvaffakiyetsizlikleri onun nefsine olan itimadını kırdıramadı. Siyasi ve askerî maharetinin son iflası felaketinde İstanbul’dan ceraim-i âdiyye* erbabı gibi nah kuyruk firar etti. Hamiyeti* onu diğer bir İslam beldesine koşturdu. Hiçbir millet ve hükümdarın eser-i tevcihi* olmayarak kendi kendine ihraz* ettiği rütbelerin şereflerini haris ruhu için hiçbir vakit kâfi göremedi. Yükselmek, bulutların üzerinde taht kurmak istiyordu. Yaveri-i tali* ve iktidarıyla çıkamadığı bu en son makama bir Bolşevik kurşunu onu uçurdu. Merhum zannetti ki cihanı yenmek, Abdülhamit’i korkutmak kadar kolaydır.
Sayfa 119 - tahlis: kurtarma mübeşşer: müjdelenmiş ceraim-i adiyye: adi suçlar hamiyet: yurdunu, milletini koruma gayreti, millî şeref, haysiyet eser-i tevcih: ilgi gösterme, layık görme, takdir etme ihraz: elde etme, erişme yaver-i tali: şansının yaver gitmesiKitabı okudu
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.