Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer insan ölümün ne kadar çok yapsa da amellerini sonlandıracağını bilse ölümünden sonra sevap getireceği ameller işlemeye gayret ederdi. Eğer kişi dünyada iken bir şeyi vakfetse, bir ağaç dikse, bir çeşme çıkartsa, ölümünden sonra Allah'ı hatırlatacak bir şeyler için uğraşsa, bir kitap yazsa, geride hayır işleyecek veya bilgi dağıtacak evlatlar bıraksa, başkalarının öğreneceği bir ilmi yaysa o kişi ölse bile tüm bunlar kendisine sevap getirecektir. Tüm bu ameller o kişi ölse de zayi olup gitmez. Bazıları ölse de insanlar arasında diridirler.
Nereden nereye...
Humanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve
Reklam
••• Bilgi tek başına işe yaramaz. Bilginin bilince, bilincin de bilgeliğe evrilmesi gereklidir. •••
Sayfa 93 - Ketebe yayınlarıKitabı okuyor
Günaydın
"Niçin bilgi sahibi olmalıyız?" ... "kendi kötülüklerimizi ortadan kaldırmak için"
Bütün bu karışıklığın nedeni insan bilgisinin -ayrımlayan ve ayrımlamayan şeklinde- iki farklı yoldan elde edilmesidir.* İnsan lar genellikle, dünyanın hatasız olarak bilinebilmesinin yalnızca ayrımlama ile mümkün olabileceğine inanırlar. Bu nedenle, genel likle kullanıldığı şekliyle “doğa” sözcüğü, ayrımlayan zekâ tarafın dan algılandığı haliyle doğayı ifade eder. Ben, insan aklı tarafından yaratılmış boş doğa imgesini kabul etmiyorum ve bu imgeyi, ayrımlamayan kavrayış tarafından de- neyimlendiği haliyle doğanın kendisinden açık bir şekilde ayırıyo rum. Eğer doğanın yanlış kavranmasının kökünü kazırsak, inanı yorum ki, dünyanın düzensizliğinin temeli ortadan kalkacaktır. Batı’da doğa bilimi, ayrımlayan bilgiden doğdu; Doğu’da yin- yang ve Ai Çing felsefeleri de aynı kaynaktan doğdu. Ama bilim sel gerçeklik mutlak gerçekliğe asla erişemez ve felsefeler, en nihayetinde, dünyanın yorumlanmasından başka bir şey değildir ler. Bilimsel bilgi tarafından kavrandığı haliyle doğa, harap edilmiş bir doğadır; iskeleti olan ama ruhu olmayan bir hayalettir. Felsefî bilgi, insan kurgulaması tarafından yaratılmış bir teoridir, ruhu olan ama yapısı olmayan bir hayalettir. Ayrımlamayan bilgi, doğrudan sezgi haricinde bir yolla anla şılamaz, ama insanlar, buna “içgüdü” diyerek, aşina oldukları bir çerçeveye sokmaya çalışırlar. Gerçekte bu, adlandırılamaz bir kaynaktan gelen bilgidir. Eğer doğanın gerçek görüntüsünü bilmek istiyorsanız, ayrımlayan aklı terk edin ve görecelik dünyasının öte sine geçin. En başında, ne doğu ne batı, ne dört mevsim ne de yin ve yang vardır.
Sayfa 132
“Belli ki kendini aydın saymaya heves duyan pek çok kişi vardı. Okurlar araştırma yapmadan bilgi ediniyor, hiçbir yatırım yapmadan otorite oluyor, çaba göstermeden yargılara varıyorlardı.”
Reklam
Elbette bilgi hem mutluluk, hem acı verir ama hiçbir acı cehaletten daha fazla zahmet verici değildir.
“Bilgi ekmeği vadilerdeki taşlardan daha bolken sizin ruhlarınız açlıktan iki büklüm oluyor, yemiyorsunuz. Kalpleriniz susuzluktan büzülmüşken ve hayat pınarları evlerinizin etrafındaki su kanalları gibi akıyorken, siz niçin içmiyorsunuz?“
Mustafa Kemal bu konuda demiştir ki:
"Asırlardan beri olduğu gibi, bugün de milletlerin câhilliğinden ve taassubundan faydalanarak, dini bin bir türlü şahsi maksat ve menfaatleri için âlet olarak kullananlar vardır. Din her türlü masallardan ve yalanlardan sıyrılarak, bilgi ışığı altında aydınlanıncaya kadar din oyuncularına her yerde rastlanacaktır."
Reklam
Onayladığım önemli bir bilgi.
“1950’lerde bir grup psikiyatr bir odada toplandılar ve kendi deneyimlerinden yola çıkarak bir liste hazırladılar. Bu listeye Mental Bozuklukların Teşhisi ve İstatistiği Elkitabı12 adını verdiler. O günden bugüne altı farklı şekilde geliştirildi bu liste ve bugün, 973 sayfadan oluşan 374 akıl bozukluğunu listeleyen bir elkitabı haline geldi. Artık dünyada yaşayan herkesi bu listede kategorize edilmiş birçok bozuklukla sınıflandırabilirsiniz! Yani her gün gelişen ve deliliği tanımlayan bu listeyi öyle bir geliştirdiler ki, kitabın içeriğine göre hepimiz hastayız. Klinik psikolojinin kutsal kitabıdır bu. Ama asıl konu bu değil! Anlatmak istediğim konu şu, bugün bu kitaptaki sınıflandırma dikkate alınarak 0-3 yaş arası çocuklara dahi akıl bozukluğu teşhisi konulabiliyor. Peki nedir akıl bozukluğu?! Bu kitabı yazanlara göre, psikolojik bozukluklar beyindeki kimyasal dengesizlikten kaynaklanıyor. 1965 yılında bu kimyasal dengesizlik teorisini ortaya atan adam Schildkraut, bir çalışmasında beyinde düşüncenin oluşmasına yani beyindeki elektrik akımının bir noktadan diğerine ulaşmasını sağlamakta kullanılan nörotransmitter adı verilen bu küçük elektrik akımlarındaki aksamanın depresyona yol açtığını buluyor.”
Hawking, “hayali zaman”ın varlığını önerirken, kendi uzmanlık alanı olan fizikten felsefeye geçmektedir. Çünkü bu kavram bilimsel gözlem ve deneyden kaynaklanan bir kavram değildir. Benim gibi, bilgide bölünme olmadığını, felsefe ve fizik gibi bilgi alanlarının hepsini gerçekliğe ulaşmak için birleştirmek gerektiğini savunan biri, bir fizikçinin felsefe yapmasını, bir felsefecinin fiziki problemlere girmesi kadar hoş karşılar. Fakat sorun Hawking’in felsefe yapması değil, ne kadar doğru felsefe yaptığıdır. Bu noktada “hayali zaman” kavramının fizik ve felsefe açısından gerçekliğini tartışma aşamasına geliyoruz. Soruyu felsefi ağız ile sorarsak “Hayali zamanın ontolojik gerçekliği nedir?” ana sorumuzdur.
TAMAM SENSİN
Burda ki az biraz fazla kitap okuyan çoğu kişiye göre de herkes cahil he tamam en bilgi sizsiniz tmam
İnsan, kendisi hakkında bilgi veren her türlü bilgi kaynağının sağlayabildiği bilgilerin de ötesinde karmaşık, çok yönlü bir canlıdır.
Her şeyin eninde sonunda geçeceğini bilmek, bir yandan şefkatli bir sığınak, bir yandan da karanlık bir mezardı. Boşluğa anlam katan ve bütün anlamların içini boşaltan bir bilgiydi. Bugünü var yarını yok kılan, ömrü kısa bir misafirlikle eş tutan, insana kardaki ayak izinden fazlası olamayacağını hatırlatan kadim ve kederli bir bilgi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.