Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilgi, olduğundan başka türlü olamayanın bilgisi olsa da doğa bilimleri, değişen doğadaki değişmeyen yasaları araştırır. Buna göre, Aristoteles açısından doğa dünyası değişse bile, onu yöneten yasalar değişmez; doğa bilimleri, işte bu yasaları konu alır.
Sayfa 13
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
Reklam
Britanya Empirislerinden, Hume:
"Hume, 1711'den 1776'ya kadar yaşadı. Düşünceleri bugün en önemli empirist felsefe olarak kabul ediliyor. Ayrıca, büyük filozof Immanuel Kant'a esin kaynağı olması bakımından da önemli Hume. Hume İskoçya'da, Edinburgh yakınlarında yetişti. Ailesi hukukçu olmasını istiyordu. Ama kendi eğilimi oldukça farklıydı, 'felsefe ve bilgi konuları dışında kalan her şeye karşı aşılmaz bir isteksizlik duyduğunu' söylüyordu. Büyük Fransız düşünürleri Voltaire ve Rousseau gibi Hume da tam Aydınlanma Çağı'nda yaşamıştı. Avrupa'da uzun geziler yaptıktan sonra Edinburgh'a döndü. En önemli eseri olan 'İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme' yayımlandığında yirmi sekiz yaşındaydı henüz. Söylediğine göre, bu kitaptaki temel fikir daha on beş yaşındayken aklına gelmiş."
Sayfa 303 - Pan
İslam dünyası, bin yıldır inanç merkezli bilgi anlayışını benimseyen, akıl yerine nakli, yani Tanrı kelamı olan kutsal sözü, vahiyi esas alan, bunun dışındaki her arayışı kâfirlik sayarak reddeden bir çizgi üzerinde ilerliyor. Bu olgu dikkate alınmadan, yani bağlamından koparıldığında İslamcı hareket ve iktidarların izlediği siyasetleri ve birçok uygulamasını tam olarak kavramak mümkün olmuyor. Foucault'un dediği gibi; bağlamı olmayan gerçeklik yoktur.
Sayfa 131Kitabı okudu
Doğru bilgi doğru davranışa yol açar
"Neyin doğru olduğunu bilen, doğru olanı yapacaktır." diyordu Sokrates. Doğru bilginin doğru davranışa yol açacağına inanıyordu. Ve ancak doğru davranan kişi doğru bir insan olabilirdi. Yanlış davranıyorsak, bu daha iyisini bilmediğimizdendir. Bilgimizi artırmaya çalışmak bu yüzden önemlidir işte.
Reklam
Çünkü gerçek bilgi, kişinin kendi içinden gelmek zorundadır. Başkalarına aktarılabilecek bir şey değildir. Sadece insanın kendi içinden gelen bilgi gerçek "kavrayış"tır.
Kültürlü bir insanın fikir ve his dünyası, konuşmalarından kat kat geniştir. Konuşma bir insan hakkında pek az bilgi verir. Kültürlü bir insanı tanımak için okuduğu, bilhassa tekrar tekrar okuduğu kitapları bilmek lazımdır. Nice insanlar vardır ki, sükutlarının arkasında uçsuz bucaksız bir fikir deryası dalganalır.
Sayfa 163Kitabı okudu
Psikoloji ile tarih ilişkisi arasında ayrım.
Psikolog tarihsel düşünmeye ilgi duyabilir; tarihçide sürüp giden zihinsel olayın özel türlerini çözümleyebilir; örneğin, tarihçilerin, gerçek dünyada doğru dürüst yaşayamayacak kadar nevrotik olduklarından, sanatçılar gibi bir düş dünyası kurmuş insanlar olduklarını ama sanatçıların tersine, bu düş dünyasını geçmişe yansıttıklarını, çünkü nevrozlarının köklerini çocukluklarındaki geçmiş olaylara bağladıklarını, bu nevrozlardan kurtulmak için boş bir çabayla hep geçmişe döndüklerini ileri sürebilir. Bu çözümlemeler daha da ayrıntıya girebilir, tarihçinin Julius Caesar gibi buyurgan bir kişiye ilgisinin babası karşısındaki çocuksu tutumunu nasıl dile getirdiğini vb. gösterebilir. Böyle bir çözümlemenin vakit kaybı olduğunu söylemek istemiyorum. Ben yalnızca psikologun özgün özne-nesne ilişkisinde dikkatini sırf özne tarafında topladığını göstermek için onun tipik bir durumunu betimliyorum. Psikolog tarihçinin düşüncesine bakar, onun nesnesine, geçmişe değil. Geçmiş diye bir şey olmasaydı, Julius Caesar düşsel bir kişi olsaydı, tarih bilgi değil, salt düş olsaydı, tarihsel düşünceye ilişkin tüm psikolojik çözümlemeler tamı tamına aynı olurdu.
Sayfa 34 - doğu batı yayınları, altıncı basım, çeviren: kurtuluş dinçer, şubat 2015, kızılay l 34-35
Bir şeyi bilmemek aslında yeni bir bilgi edinme yolunda bir aşamadır.
Reklam
Dünyaya hükmetmeye hazırlanıyormuş! Dünya kim?.. Benden başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır, o da kendisi... Üst tarafıyla alakadar olmaya bile değmez... Zeki olmak, kuvvetli kafa ve bilgi sahibi olmak neye yarıyor? Bizi istediğimiz saadete götüremedikten sonra... Zekâmız olmasa daha iyiydi. Otlar, hayvanlar, bulutlar ve kayalar gibi yaşamak bana daha saadet verici, daha yorgunluksuz, daha manalı geliyor...
Çünkü gerçek bilgi kişinin kendi içinden gelmek zorundadır. Başkalarına aktarilabilecek bir şey değildir. Sadece insanın kendi içinden gelen bilgi gerçek "kavrayış"tir.
Gencimizle, yaşlımızla, çoluk-çocuğumuzla, kadınımızla, erkeğimizle, işçimizle, köylümüzle, memurumuzla, okumuşumuz, okumamışımızla bütün ülke insanımız, yanlış bilgilendirmelere karşı nasıl bir bilgi ile donatılacağımızı araştırmalı, meydanı bu nadanlara bırakmamalı artık. Yoğun tartışma ortamlarında, geniş kitlelerin yüreğine zerk edilmek istenen şüphe bulutlarını dağıtmak için bir gayretimiz olmalı. İmanımız en güzel imkânımız değil mi?
Sayfa 204 - Tahlil YayınlarıKitabı okudu
Süje ile objeyi içine alan üstün bir dünya anlayışını benimseyen bir teori daha vardır ki buna "Birlikçi (Monist)" teori adı verilmiştir. Bu teoride süje ile obje tek bir dünya olarak üstün bir dünyanın nitelikleri durumundadır. Böylece bu anlayış bilginin meydana gelmesinde etkin olan unsurları birleştirmiştir. H. Z. Ülken'nin tabiriyle, zaten bir olan süje ile obje, bu birin değişik yönleridir. Bu sebeple, süje ile obje arasındaki denge iki uçtan biri lehine bozulmama- ya dikkat edilmelidir. Zaten Ona göre bilgi, süje ve objenin ayrı cinstenliği halindeki bir oluştur. Onlar her ne kadar bir bütünün dünyası iseler de ikisi birden gerçekleşemez. Biri gerçekleştiğinde diğeri karanlıkta kalır; ama yine de beraber bulunurlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.