Yankılar: 12 Aralık 1975 tarihli birçok gazete Atsız'ın ölüm haberini veriyordu. Milliyet, Haber ve Cumhuriyet'te kısaca. "Gazeteci, yazar ve şair Nihal Atsız, dün akşam İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. 70 yaşında vefat eden Atsız, evli ve 2 çocuk babasıydı. Cenazesi yarın toprağa verilecektir." Ve arkadan
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Üçüncü Bir Felsefe Var Mıdır? Bilinemezcilik
Bilinemezciler şöyle diyorlar: Eskiden, insanlar, güneşi düz bir daire olarak görüyorlardı ve gerçeğin öyle olduğunu sanıyorlardı; yanılıyorlardı. Bugün, bilim bize, güneşin gördüğümüz gibi olmadığını söylüyor ve her şeyi açıklayacağını ileri sürüyor. Ama gene biz biliyoruz ki, bilim de bir önceki gün yaptığını bugün yıkarak, sık sık yanılıyor. Dün yanlış bugün doğru, ama yarın yanlış. Böylece, diye savunuyorlar bilinemezciler, bilimeyiz; akıl, bize kesin hiçbir bilgi getirmez. Ve eğer, örneğin dinsel inanç gibi akıldan başka araçlar, bize mutlak olarak kesin bilgiler vermeyi iddia ederlerse, bilim, bizi bunlara inanmaktan bile alıkoyamayacaktır. Bilime karşı güven ve inancı zayıflatarak, bilinemezcilik, böylece, dinlere geri dönüşü hazırlar.
Sayfa 49 - Dorlion YayınlarıKitabı okuyor
Bilinemezciler şöyle diyorlar: Eskiden, insanlar, güneşi düz bir daire olarak görüyorlardı ve gerçeğin öyle olduğunu sanıyorlardı; yanılıyorlardı. Bugün, bilim bize, güneşin gördüğümüz gibi olmadığını söylüyor ve her şeyi açıklayacağını ileri sürüyor. Ama gene biz biliyoruz ki bilim de bir önceki gün yaptığını bugün yıkarak, sık sık yanılıyor. Dün yanlış, bugün doğru ama yarın yanlış. Böylece, diye savunuyorlar bilinemezciler, bilemeyiz; akıl, bize kesin hiçbir bilgi getirmez. Ve eğer örneğin, dinsel inanç gibi akıldan başka araçlar, bize mutlak olarak kesin bilgiler vermeyi iddia ederlerse bilim, bizi bunlara inanmaktan bile alıkoyamayacaktır. Bilime karşı güven ve inancı zayıflatarak, bilinemezcilik, böylece dinlere geri dönüşü hazırlar.
“Dün, bugün ve yarın peş peşe gelmez. Sonsuz bir döngü halinde birbirlerine bağlıdırlar. Her şey birbirine bağlıdır… Hayat bir labirenttir.”
Bir evrende bilim yapılabilmesi için o evrenin düzenli bir yapısı olması zorunludur. Kaotik bir evrende bilim yapılamaz. Peki neden? Bunun temel sebebi bilim yaparken belli başlı ön kabullerimizin olmasıdır. Eğer ön kabullerimiz olmazsa bilim yapamayız. Peki nedir bu ön kabuller? 1. İncelenen materyal aynı koşulların sağlandığı her yerde aynı şekilde hareket eder. 2. Doğa, dün bugün olduğu gibi hareket etti. Yarın da aynı şekilde hareket edecektir. 3. Gözlemlerimiz ve zihnimiz doğayı anlamaya elverişlidir. Yani doğa insan tarafindan anlaşılabilirdir. 4. Bu düzen matematik dille ifade edilebilir. Bu dört önerme bilimsel olarak gösterilebilir değildir. Ancak bilim yapılması için zaruri varsayımlardır. Tamamı da bir düzen anlatımadır. Bilim bu düzeni varsaymadan yapılamaz.
Reklam
Din ve Bilim
Din kesin bilgiler verir. Dinin doğasında "kesinlik" vardır. "Bu böyledir" der. Dinin söylediğine inanıp inanmamak size kalmış bir şeydir. Din bunu yaparken nihai gerçeklik prensibinden hareket eder. Yani bilimin sonunda ulaşacağı noktayı baştan söyler. Dinin doğası budur. Ama bilim kesinlik arz etmez. Bilimsel bir bilgi bugün için geçerlidir. Yarın değişebilir. Karl Popper'ın "yanlışlanabilirlik" teorisi bu konuya çok önemli bir katkıda bulunur. Yani dün Newton vardı, bugün Einstein var, yarın bir başkası olabilir. Bugün Darwin var, yarın Marwin olabilir. Dün Newton varken biz bilim adına "Newton artık son noktadır" diyebilir miydik bilim adına? Hayır... Çünkü bilimin sabit bir noktası yoktur. Dolayısıyla, "din ve bilim çatışır mı?" sorusu baştan yanlış kurgulanmış bir sorudur, anlamsızdır.
Sayfa 180Kitabı okudu
Dün görüyorduk, bugün görmüyoruz, yarın yine göreceğiz.
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben. Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Allah’dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim. Allah’ım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye minnetsiz yaşamak
Geleneklerin her türlü toplumsal kurumun işleyişinde ne kadar önemli bir yerleri olduğu hakkındaki kavrayış, Alman Romantik Hareketi' nin siyasal düşüncelerini derinden derine etkilemiş olan Edmund Burke' e dek gider. Burke' ün etkileri Hegel'de de görülebilir, ama ancak abartılmış bir biçimi olan tarihsel ve evrimci bir görelilik biçiminde, bugün inanılan her şeyin bugün gerçekten de doğru olduğunu ve buna bağlı olarak, dün doğru olanın -yalnız inanılan' ın değil, doğru olanın- yarın yanlış olabileceğini öne süren tehlikeli öğreti, herhalde geleneklerin önemini kavrama isteğini geliştirmeye yol açmayacak olan bir öğreti biçiminde görülebilir.
Sayfa 77
Reklam
Doğrular ve değer yargıları mutlak değildir, dönüştürülebilirler. Dün için doğru olan bugün için doğru olmayabilir, bugün doğru bulduğumuz bir bilginin yarın yanlış olduğuna karar verebiliriz. İnsanlık için neyin doğru, neyin ilerleme olduğunu tayin eden yalnızca bir yöntem değil, içinde bilim yapılan dünyanın, toplumun ve tarihin koşullarıdır.
Bilim adamlarının söylediklerine göre hayvanlar kendi hissiyatları itibariyle devamlı bir "şimdiki zaman" içinde yaşarlar. Hayvan zihniyetinde dün, bugün ve yarın yoktur. Yalnızca insanlardır ki bünyelerinde geçmişi ve geleceği taşırlar; zaman duygusunu bir akış olarak hisseden yaratık yalnızca insandır. Bu insan hem kendisi, hem başkaları için zamanı duyabilme talihini elinde tutar. Yalnız tek başına insan değil, bütün insanlık geçmişten geleceğe akmakta, yalnız insanlık değil bütün evren zaman/mekân içinde bir yerden gelip bir yere gitmektedir.
Sayfa 215Kitabı okudu
"Zamanın doğrusal olduğuna güveniriz. Muntazam şekilde ebediyen ilerlediğini düşünürüz. Sonsuza dek. Ancak geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark illüzyondan başka bir şey değildir. Dün, bugün ve yarın peş peşe gelmez. Sonsuz bir döngü halinde birbirlerine bağlıdırlar. Her şey birbirine bağlıdır... Hayat bir labirenttir. Bazı insanlar hayatlarını bir çıkış yolu arayarak geçirirler. Ama tek yol vardır, o da daha derine götürür. Merkezine varana kadar bunu anlayamazsın."
Sayfa 9 - Theseus YayıneviKitabı okudu
Hayata yakından bakın bir.
Hayata yakından bakın bir. Her yanından ceza hissi duyulacak şekilde yapılmıştır o. Mutlu denilen kişilerden biri misiniz? Öyleyse her gün üzüntü çekiyorsunuz demektir. Her günün bir büyük kederi ya da küçük tasası vardır. Dün sevdiğiniz bir kimsenin sağlığı için endişeleniyordunuz; bugün kendi sağlığınız sizi korkutmaktadır; yarın bir para
Sayfa 154 - 2. Cilt (İletişim Yayınları)Kitabı okudu
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.