Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siz aşk'tan n'anlarsınız bayım?
........ Kimi gün öylesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır. Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte orda durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız!
Didem Madak
Didem Madak
Çünkü hiçbir çocuk bunu hak etmez!
Bugün bildiğiniz üzere anneler günü. Ve her sokağın başında bir çiçek satıcısı olduğu aşikâr. Yarım saatlik bir yürüyüş boyunca en az 5-6 tanesine denk gelmişimdir. Hepsinin önünden geçerken çiçeklerine baktım; çiçeklerin güzelliklerine, ihtişamına, renklerine... Yalnız tek bir tanesinde çiçeklere değil de satıcıya takıldım. Eminim ki yer tutmak adına sabahın kör vakti kalkmış, sokağın başına yerleşmişti. Dikkatimi çeken şey satıcı kadının arkasındaki çocuk oldu. 2-3 yaşlarında ya var ya yok. Yüzünü görebildim sadece. Yerde bir kutunun içinde boynuna kadar çekilmiş battaniyesinin altında nasıl da usulca uyuyordu. Masumiyet akan yüzüne annesinin çaresizliği ve bir iki müşteri bulup para kazanmanın umudu yansımıştı. Görmeliydiniz, o an tek isteğim tüm çiçekleri satın alıp annesinin çocuğu alıp varsa evlerine gitmeleriydi. Fakat bırakın tüm çiçekleri almayı bir tanesi için bile verecek param olmadığından gözlerim çocuğu izleyerek eve doğru ilerledim. Aklım zavallı çocuktaydı. Bilirsiniz özel günlerde çiçek satan kesim genelde Romen tayfasından olur: Yaygaracı, senden benden zengin, hiçbir şeyi hak etmeyenler diye nitelendirilir çoğusu tarafından. Hatta yanından geçerken bile tiksinerek, korkarak geçer insanlar. İnanın insanların ne düşündüğü umrumda bile değil. Ne olursa olsun hiçbir çocuk sabahın ayazında buz gibi betonun üstünde, bir kartonun içinde uyumayı hak etmiyor!
Reklam
ANNE VARDIR KUDÜS DOĞURUR
Biz müslümanız.Derdi kendini geçmiş,kendinden derdi için vazgeçmiş lakin örtüsünün ucunda hakikat izleri bulunduran dertli Müslümanlar olmalıyız. 'Uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter' dedikleri bir olmaya talip Müslümanlar olmalı;yarınları özgürce yaşamak için.Bu noktada yarınları kurtaracak evlatlar yetiştirecek olan kadınlara mühim
Yalnız bir opera
"Bana zamandan söz ediyorlar Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. ... Zaman Alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir."
Siz aşk'tan n'anlarsınız bayım?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
"Kişi Nasibinin Esiridir..."
Hz.Sad el-Esved Allah'ın bir garip kullu, kimsesiz ve hiçbir malı olmayan ama gönlünde Allah aşkı taşıyan siyahi bir genç. Birgün derdini peygamber efendimize açmak için mescide geldi. Onu hor görmüşler, kalbini kırmışlardı. Şöyle söyledi güzel yürekli Sad," Ya Resûlullah yüzümün siyahlığı cennete girmeme engel midir?" ve sonra
Reklam
Bilirsiniz ya, kalpler de bazen erir. Ben, bunu onunla öğrenmiştim.
Bulunduğumuz kasaba civarında bir köy vardı. Arasıra atlarla bu köye gezmeğe giderdik. Köyde 102 yaşında bir Kürt tanımıştık. Köye her gidişimizde birkaç saat ihtiyar dostumuzun yanında geçirirdik. Bir aralık 15 gün kadar köye gitmemiştik. Dostumuzu adeta göreceğimiz gelmişti. Atlarımıza bindik ve köyün yolunu tuttuk. Köye vardığımızda doğruca
Sayfa 98 - 99 Avesta yayınevi
72 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu dünya biz insanlar koruya bilir
MERHABA BEN LOKMAN BU KİTAP BİZ İNSANLARIN DÜNYA'YA ZARARLARINI VE DÜNYA'YI NASIL KORUNUR BİZE SUNULUYOR İÇİNDEKİ GÖRSELERLE HIZLA BİTEN BİR KİTAP VE KISA OKUNA BİLİR BİR KİTAP BEN BU KİTABI OKURKEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM SİZDE ÖĞRENE BİLİRSİNİZ BEN BU KİTABI SİZ OKUYUCULARA ÖNERİRİM BENİM YORUMU BEYENDİYSENİZ BENİ TAKİP EDİP DİYERKİ YORUMLARIMI OKUYA BİLİSİNİZ BAŞKA SEFERE GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇAKALINIZ
Bu Ne Çok Atık
Bu Ne Çok Atık
Bu Ne Çok Atık
Bu Ne Çok AtıkJess French · Tübitak Yayınları · 20232 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
“Yanlış saat, düşünme yetisi bozulmuş bir zihne benziyor!“ (s.95) İnsanlara saatin doğruluğundan şüphe ettirecek kadar büyük bir dalgınlık, Gözlerini dolduracak kadar büyük bir düşünce, Hayatını yaşanmaz kılacak kadar büyük bir aşk. Kiminin kaybettikleri, kiminin kazandıkları; sevinçli yaşlar, hüzünlü zamanlar; ilkbaharın kışa, kışın sonbahara karıştığı zamanlarda aklımda tek doğru sen ve senin için bende akan her an. “Aslında genç kızların büyük bir özenle gizledikleri sırlarını, ya bir gözyaşı ya bir gülümseme açığa vurur.“ (s.105) Zaten hayatta bir gözyaşı ile başlamadı mı ki? Ağlayarak geldiğimiz bu hayattan kimimiz mutlu, kimimiz üzgün ayrıldık. Dilber için yaşam hep ağlamaklı geçiyordu. Küçük yaşta ayrıldığı yurdundan çileler çekerek sığındığı memlekete kadar hep acılarla doluydu. Bu acılarını unutturan tek şey vardı o da gençlik baharında başında kavak yelleri estiren aşk. Cevdet beye duyduğu şehvet dolu kalbi. İki insanın birbirine bakınca huzur dolduğu an. Zavallı kızın bu zamanı sadece üç beş saat sürmüştü. Bilirsiniz bazı kavuşmalar mahşere kalırdı. Onlarınki de öyle olmuştu. Memleket ayrılığına birde sevda ayrılığı dahil olmuştu. Yani dilber sırrını hep gözyaşı ile anlatmıştı. Masum aşkı hariç. Hayatta sadece aşkı gülümseme ile açığa vurmuştu.
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Bilge Kültür Sanat · 201646bin okunma
Reklam
Tekrar tekrar okunan kitaplar
Onlar heyecanlarla ve şaşırtıcı sonlarla gözünüzü boyamazlar. Beklenmedik şeylerle şaşırtmazlar. İçinde yaşadığınız ev kadar tanıdıktır size. Ya da sevgilinizin teninin kokusu kadar. Nasıl bittiklerini bilirsiniz, ama yine de bilmiyormuş gibi kulak verirsiniz. Tıpkı, bir gün öleceğinizi bilmenize karşın hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamanız gibi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.