Üstün muradı anlatmakta bu çok kısır ifadenin hedefini çılgınca arayan bir oluş hasretinden başka bir delaleti yoktu. Bulunması gereken bizzat hayattı; asıl hayat... Onu bul da evvelâ yaşa, sonra yaz yazabildiğin kadarını... Burada yaşaya- bilmekle yazabilmek beraber...
Garp âleminde, kendilerince yaşayabilenler, yâni duyup yazabilenler arasında,
"Sevgili balık, bugün eskileri atıp yenileri yaşamımıza sokmaya karar verebilirsiniz. Yeni başlangıçlar için harika bir gün olabilir. Belki yeni bir saç modeli ya da yeni bir sevgili? Karar sizin. Karamsar olmayı bırakın. Moralinizi yüksek tutun ve olaylara farklı açıdan yaklaşın."
Moral ya, moral, dedi içinden. Öncesi olmayan yepyeni bir gün düşündü; bir ilk güneş, bir ilk gölge, bir ilk hayat.
Geceler kara tren, geceler.
Yüklüyor bana seni, geceler
Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor.
Sözlerin devamı içini kararttı. "Ölenle ölünmez" dedi bazı kadınlar aklında; kapı köşelerinde, ağaç gölgelerinde, sahil kenarlarında defalarca tekrarlayıp dururlar. Yaz akşamları balkonlarında okey oynayıp çay içerlerken, "Kocayı da gömdü dul karı, gözü dışarıda şimdi" diye fısıldaşırlar. Ah onlar... Bilmeden ve hatta duymadan konuşurlar. Ne bilsinler, gazete okudukları mı var? Bakın! Sevgili balık burcu, diyor gazeteler: Bugün, ölenle ölmemek için harika bir gün.
Sayfa 8 - Yapı Kredi Yayınları (İçler Dışlar Çarpımı)Kitabı okuyor
Bir dili unutmak, bir sevgiliyi unutmaktır ve insana hiç yakışmamaktadır.
İnsanlıktan çıkmanın kapısı, unutmakla açılmaktadır.
Bilmeden sahip olanların ülkesindeyiz.
Demek ki, bir topluluk olarak, hayvanlar alemine intikal etmek üzereyiz, anlamındadır.
4. Murat – Ahmet Haldun Terzioğlu
Yazarın KÖSEM SULTAN ve GENÇ OSMAN romanlarını okumuştum. Her ikisi de beklentimin üzerindeydi. Anlatım akıcı dil yalındı. Yazar akademik bir dil kullanmamış tarihi olayları bir roman kurgusu içinde başarılı bir biçimde anlatmış.
Cahit ÜLKÜ’nün SARI SELİM romanını okuduktan sonra Selim’e bakışım değişmişti.
Zira, insanların var olmasının sırrı yalnız yaşamakta değil, yaşamlarının nedenindendir. Ne için yaşadığını kesin olarak bilmeden insan yaşamayı kabul etmez, hatta dünya nimetlerine boğulsa bile kendini yok etme yoluna gider.
Erkeklerin evlilik öncesi deneyimlerini de kıskanırım hep. Kızların ‘çoğu’ hiç bir şey bilmeden,doğru-dürüst bilgileri olmadan size geliyorlar beyler… Geliyorlar da sonunda ‘çoğu’ mutsuz oluyor. Mutsuzluklarını içlerine gömüp öylece yaşıyorlar.