Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim, Ne hüviyette şu karşında duran eş’ârım: Bir yığın söz ki samîmiyyeti ancak hüneri; Ne tasannu bilirim, çünkü, ne sanatkârım. Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız, Aczimin giryesidir bence bütün âsârım! Ağlarım, ağlâtmam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım! Oku, şâyet sana bir hisli yürek lâzımsa; Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Bilmem yalnızlık efendi ile aranız nasıl? Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık efendi uzunca boylu, titiz, temiz, ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü,
Reklam
Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor. "Kelimeler, albayım, hangi anlama geliyor?" "Efendim?" "KELİMELER! Albayım. Hangi anlamda kullanıyoruz onları?" "Hangi kelimeler Hikmet?" Sizi neden yanımda dolaştırıyorum bilmem ki? "Bütün kelimeler. Genel anlamda kelime." "Ne demek istiyorsun oğlum?" "Kelimeler canım işte. Mesela kelebek" "Ne kelebeği?" "Kelebek canım, bildiğimiz kelebek." Ellerini açtı, kapadı. "Ha, o kelebek mi?" "Evet, o kelebek." "Kelimenin aslı mı nereden geliyor?" Bu soruya tutunalım hiç olmazsa: "Evet." "Bilmiyorum."
Sayfa 101Kitabı okudu
Tin Win ''Tırtıllar gerçekten kelebeğe mi dönüşüyor?'' diye sormuştu. ''Evet.'' ''Peki biz neye dönüşüyoruz?'' Su Kyi durup, bir süre düşündü. ''Bilmem ki.'' İkisi de konuşmadı. Çocuk ''Hiç ağlayan hayvan gördün mü?'' diye sordu. Su Kyi ''Hayır,'' dedi. ''Ben gördüm. Gözleri yaşarmadan ağlıyorlar.'' ''O zaman ağladıklarını nereden biliyorsun?'' ''Görünüşlerinden belli oluyor. Dikkatli bakarsan anlarsın.''
Tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan, Ya da çok iyi bir şiir yazsan. Bir saatin aralıksız işleyişi Bir çocuğun bir sokak kedisini sevişi Bilmem ki sanki güzel bir akşam gibi Onun için her akşamı iyi yaşamalıyım. Yani kıskanılan onu Demek istediğim hepsi..
Özel yaşamında çok sakin, çok temkinli ve efendi bir insandı. Bir kere bilmem ki ben odaya gireyim de Atatürk ayağa kalkmasın. Halbuki ben o zaman on dört-on beş yaşında bir çocuğum. Herkese karşı müthiş saygılıydı.
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.